2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununun Mahalli İdarelere İlişkin İşlemler Başlıklı 10'uncu maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görüşlerini açıklayan Torun, “Türkiye’nin bugün her alanda AKP iktidarın yarattığı ağır bir buhran yaşadığını,  derin bir yönetim krizi içerisinde olduğunu söyleyerek konuşmasına başladı. TORUN, “Karşımızda Anayasa’da tanımlanan yetkilerini aşan bir Cumhurbaşkanı var.Unvanını ona kaptırmış bir Başbakan ve buradan başlayıp yerel yönetimlere kadar sirayet eden  derin bir yönetim krizi var. Yaşanan kriz yönetilemiyor, Hatta krizi yönetmek adına yapılan her hamle krizi daha da derinleştiriyor.

Ve sonuçlarını ise Suriye’den, Cizre’ye, Rusya ile yaşanan krizden Cerattepe’ye kadar dört bir yanda yaşıyoruz. Siyasi ve toplumsal sorunların hiç birisine siyaset marifetiyle çözüm üretemediniz. Her şeyin izlendiği, fişlendiği, arşivlendiği bir süreçte hukuku ayaklar altına alarak seçimler yaptınız” dedi.

AKP’nin iktidara gelirken Türkiye’yi aşırı merkeziyetçilikten kurtaracağını, demokrasinin ancak güçlü bir yerinden yönetim anlayışıyla inşa edilebileceğini, yetkiyi merkezden yerele taşıyacağını söylediğini ancak gelinen noktada, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar görülmemiş merkeziyetçi bir yönetim anlayışını yarattığını ifade eden Torun, “Bu siyasi ahlak açısından vahim bir durum. Bu kabul edilemez merkeziyetçi anlayışın en çarpıcı örneği 6360 sayılı Kanun’dur. Bu kanunla; 16 olan büyükşehir sayısını 30’a çıkararak, Bu illerdeki İl Özel İdarelerini kapattınız. Beldeleri ve köyleri mahalle yaptınız. Köylerde ve kırsalda yaşayan vatandaşların mera alanlarını elinden aldınız,  burada yaşayan vatandaşlar köylü gibi üretmeye, tüketmeye devam etti.  Büyükşehrin su gibi, kanalizasyon gibi, sosyal alanlar gibi hiçbir hizmetinden faydalanmadı, ancak şehirli vatandaş gibi vergi ödemeye mahkum edilecek.

İktidarın büyükşehir yasasını yaparken, ne vatandaşa, ne sivil toplum kuruluşlarına, ne meslek odalarına hiçbir sorulmadan apar topar büyükşehirler oluşturduğunu, külfetin vatandaşların sırtına, faydaların küçük mutlu azınlığa sunulduğunu söyleyen Torun, “Bu anlayış demokratik değildir, Meclis iradesine de, buralarda yaşayan binlerce yurttaşımıza da büyük haksızlıktır. Kabul edilmesi mümkün değildir.Büyükşehirleri yaparken amacınız vatandaşın sorununu çözmek değil, İnisiyatifi tek elde toplamakmış.Bütün bu karmaşanın geri planında ise AKP’nin her gün biraz daha çürüyen, yolsuzluklara bulaşan rant düzeni,kendilerine yontarak kullandığı imar düzeni vardır” diye konuştu.

ÇİFTÇİ PERİŞAN

Konuşmasında iktidarı da uyaran Torun, şunları söyledi: “Bugün temel sorunumuz; kırsal ekonomilerin, köylümüzün ve çiftçilerimizin yaşamının çökme noktasına geldiğidir. Çiftçi ekip dikemiyor, Ürettiğini sattığında ise maliyetini karşılayamıyor. Süt üreticisi, narenciye üreticisi, fındık üreticisi perişan.

Fındıkla geçimini sağlayan bir bölgenin Milletvekili olarak yakından biliyorum. Fındığın bugün ki fiyatı 8 lira 75 kuruş. 3,5 milyar dolarlık bir ihracat getirisi sağlıyor size fındık üreticisi. Bu mudur karşılığı? Bu mudur üreticinin yanında olmak? Fındıkta durum neyse, diğer ürünlerde de aynıdır.

Çiftçimiz aldığı zirai kredilerin, tüketici kredilerinin altında ezilmiş! Ne ürününe sahip çıkıyoruz, ne de sorunlarına.Size düşen bu kırsal ekonomilerin canlandırılması için çareler üretmektir. İmar rantının peşinde koşmaktan vazgeçin.”

Kırsal yerleşmelerin, kentlerin sorunlarıyla ilgilenin diyen Torun, “AKP iktidarının partizan bir biçimde Türkiye’nin dikkate değer bir coğrafyasını ve nüfusunu büyük şehir mantığına teslim etti.  Bu partizan tavrın en vahşi örneğini İl Özel İdarelerinin büyükşehirlerde tasfiye edilirken, bu kurumların tüm mal varlıklarının yandaş belediyelere peşkeş çekildi. CHP’li belediyeler başta olmak üzere içlerinin boşaltıldı” ifadelerini kullandı.