Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN Suriyeli göçmenlere Avrupa kapılarını açınca bu mülteciler akın akın ülkemizi terk etmeye başladılar. Bazı göçmenlerin şımarık tavırlar sergilemesi gözlerden kaçmadı. Muhammet isimli bir genç ‘biz mi dedik, Türk askeri bizi kurtarsın’ dedi.

  Bu genç Suriyelinin söylevleri canımı sıktı. Biz Türkler misafir sever duygusal insanlarız. Evimizi açtık, ekmeğimizi bölüştük, iş verdik ama onların önemli bir kısmı ilk fırsatta bizi sattılar.

  Açıkçası bu gençlerin ülkelerini terk ederek,  kaçarcasına Türkiye’ye gelmesini de esef ve üzüntüyle karşılıyordum. Kendi memleketine, insanına faydası olmayanların ülkemize bu tür serseri laflar etmesi aşağılık bir durumdur.

  Cumhurbaşkanı ve İç İşleri Bakanı hatta Valilerimiz bu mültecilerin daha rahat yaşaması, çocuklarının eğitim öğretiminin devam etmesi için düzenlemeler yaptıklarını da biliyoruz.

  Evet, Türk halkının kalbi kırıldı. Milyonlarca gencimiz işsizken devlet Suriyelilere iş verdi. Yetim, fakir, yoksul Türklerin evleri yokken yöneticilerimiz TOKİ den ev tahsis etti. Şimdi sigaranın paketi 16 TL diye söylenip hakaret ederek ülkeyi terk ediyorlar.

  Asıl söylenecek en önemli söz bu mültecilere benim kimlik kartımı vererek, benimle eşit şartlarda yaşamasını sağlayan ülke liderlerinin şimdi yüzlerinin kızarıp kızarmadığıdır.

  Benim kahraman mehmetim ülke dışında şehit olurken bu kaçakların ülke içerisinde hayâsızca yaşam sürdürmeleri engellenmelidir. Ama bu vurarak kırarak, döverek söverek değil tamamıyla yasal ve kurallar çerçevesinde olmalıdır. Artık bırakın göç almayı geriye göç vermeliyiz.