HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer

HÜSEYİN DENİZ

HÜSEYİN DENİZ

DÜNYADA KADIN HAKLARI VE İSLÂMDA Kİ YERİ..!

6 Aralık 2023 Çarşamba Saat: 10:58

5 Aralık her yıl dünya kadın hakları günü olarak kutlanmaktadır.

Ülkemizde Kadının Hakları 1994 -1996 yıllarında kanunlarla ortaya konmuştur. Kadınlar yasal haklarını bilmiyorlardı ve kullanmıyorlardı. Türkiye’de bağımsız yerel kadın örgütlenmelerinin sayısı son derece kısıtlıydı.

Türkiye’de demokratikleşme sürecine özgür ve eşit bireyler olarak katılmalarını ve kendi bağımsız örgütlenmelerini yaratmalarını desteklemeyi ve amaçları ortaya konmuştur Kadın, şefkat,  iffet, iç nezahet ve nezaketiyle değerler üstü değerlere sahip müstesna bir varlıktır.

Maalesef ülkemizde bazı cenahlar ağacı “odun”, çiçeği “ot”, kadını”et” sanıyorlar; oysaki ağaç “nefes” Çiçek “ilaç”, kadınlar “hayattır. Onun için Allah erkeğe altın takmayı haram kılmıştır. Neden mi? Çünkü erkeğe yakışan en güzel mücevher kadındır.

İslam gelmeden öncede kadın ve kız çocukları değersiz bir varlıktı.O zamanın Mekke şehrinde kadınlar hor görülmekte, ticaret eşyası gibi pazarda köle olarak satılmakta hatta; dünyaya gözünü açan kız çocuğu öz babası tarafından hiç acımadan diri,diri onca ağlama sızlamakara karşın canavarca toprağa  gömülürken,İslamın gelmesiyle kadına verilen değerin ayet ve hadisler açık açık izah etmektedir.

Cenâb-ı Hakk’ın cemalinden gelen bir parıltıyla güzelleşen kadın, kendine mahsus değerinin yanında, bir eş ve bir anne olması hasebiyle yuvanın da direği mesabesinde ve ayakları altı cennet olan kadındır,anadır eştir.Yuvalar onlarla kurulur,ayakta durur ve bu küçük mekânda hayata hazırlanan yavrucuklar da onun terbiyesinde yetişirler. günümüzdeki küçük yaştaki çocukların okuduğu okullara ana okullari ismi verilmiştir. hiçbir zaman ananın ve ailenin verdiği

eğitimin yerini alamazlar.İyi yetişmiş bir eş ve anne olarak kadın, yuvanın baş aktörüdür ve içinde bulunduğu toplumun da mimarıdır.

Kadına esas değerini veren, onu muallâ tahtına oturtan İslâm dinidir. Ne İslâm’dan önce ne de ondan sonra kadına gerçek değerini veren ikinci bir sistem ve din göstermek mümkün değildir. Bunun şahidi, İslâm’dan önce ve sonraki tarihte kadının değişik coğrafya ve sistemlerdeki halidir.

Bazı coğrafyalarda o, bir köle veya şehevî varlık olarak alınıp satılmış, istismar edilmiş, kimi yerlerde de içinde  cin var denilerek hor görülerek  aşağılanmış ve toplumun dışına itilmiştir. Kimi yerlerde ona isim dahi verilmemiş ve numaralarla çağırılmış; bir başka âlemde ise o, bir zevk aracı ve çocuk yapma makinesi olarak görülmüştür. Bazı sistemlerde o, kendisine  hürriyet verilmesi bahanesiyle yuvasından çıkarılıp sokağa atılmış,  reklam malzemesi olarak kullanılıp ekonomik çıkarlara alet edilmiş, bazı ülkelerde ise erkeğin terakkisine engel olan bir şeytan olarak görülmüştür.

Cahiliye’nin türlü türlüsünün yaşandığı son bir iki asır içinde ise demokrasi ve hürriyeti  temsil ettiğini söyleyen ülkelerde de kadın, daha yakın zamana kadar, içinde ruh var mı yok mu tartışmasına maruz kalmıştır.

Netice itibarıyla kadın, İslâm’ın dışındaki dairelerde hep  ifrat ve tefritlerin, yani aşırı uçlar tarafından değerlendirmelerin ağında kıvranıp durmuş ve bir türlü yerini ve huzurunu bulamamıştır.

Kadına gerçek huzuru bahşeden ancak İslâm olmuştur.Başta Kur’ân: "Erkeklerin kadınlar üzerinde bazı hakları olduğu gibi kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır.”fermanıyla, kadını layık olduğu konumuna yükseltmiştir.

Kadınlarla iyi geçinme hakkında Kur'an-ı Kerim Nisa süresi ayet 15 Melen şöyle buyurmaktadır.

“Onlarla hoşça, güzelce geçinin. Şayet onlardan hoşlanmayacak olursanız, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur.”buyrularak erkekler, kadınlar hakkında hayra yönlendirilmişlerdir.

Rum suresi  18.ayetinde Allah mealen şöyle buyurmaktadır "O’nun varlığının ve kudretinin delillerinden biri de sizin onlarla, onların da sizinle huzur ve sükûna ermeniz için size kendi cinsinizden eşler yaratması, aranızda sevgi ve merhamet var etmesidir. Bunda da düşünen kimseler için ibretler vardır.”beyanıyla, aile müessesesinin oluşmasında kadının da erkek kadar değerli ve önemli olduğu vurgulanmış ve onun bu önemi âyette, sevgi ve merhamet açısından nazara verilmiştir.

Peygamber Efendimiz (sav) ise  Veda Hutbesi’nde: “Kadınlar hususunda Allah’tan korkun. Siz onları Allah’ın emaneti olarak aldınız buyurarak erkekleri kadınlar konusunda ikaz etmiştir. İslâm’da kadın:Yaşama, mal sahibi olup malında tasarrufta bulunma, kanun karşısında adaletle muamele görme, evlenme ve aile kurma, özel hayatın gizliliği ve dokunulmazlığı gibi konuların hepsinde erkekle aynı haklara sahiptir.Kıyılan dini nikahta  erkek gibi onun da malı, canı, ırzı teminat altındadır

Resmi nikahtada kadınlara her türlü hakkı tanınmış olup ve bunları ihlâl edenler için ağır cezalar konulmasına rağmen.Ne yazık ki günümüzde kadın cinayetlerinin önüne  bunca kanunların olmasına  rağmen engellenemmiştir.

İslâm kadına inanç ve düşüncenin yanında iradesini kullanma hürriyeti vermiştir.Bu meyanda çok rahatlıkla bir genç kız Peygamber Efendimiz’e (sav) gelerek, kendisini zorla evlendirmek isteyen babasını, bir başka kadın ise kendisini boşayan kocasını şikâyet edebilmiştir. Yine bu manada Peygamber Efendimiz (sav)ve sahabe-i kirâm efendilerimiz, kadınlarla istişarede bulunmuş, isabetli gördüklerinde onların fikirleri istikametinde hareket etmişlerdir.

İlim öğrenme ve öğretme, okutma,okuma,ibadet etme,gibi hususlarda da kadın hürdür.Bu hürlüğü elde etmesi için kadın kız çocukları okutulmalı,her alanda ilim meslek sahibi yapılmalıdır. Mesela pek çok sahabe efendilerimiz ve onlardan sonra gelen tabiîn nesli, Hazret-i Âişe Validemize gelerek ondan bilmedikleri konular hakkında ilim öğrenmişlerdir.

Kadınların vakit namazlarıyla Cuma ve bayram namazlarında camiye gelmelerine izin verilmiş,  bu konuda kocalarının kendilerine mâni olmamaları ancak ne yazık ki bu gün ki ibadethanelerde bunun için bir çalima ve alt yapı oluşturulanamıştır. Yine kadının kendi özelliklerine uygun İslâmi şartlar gözününde bulundurarak çalışmasına izin verilmiş fakat erkeklerin yapabileceği ve kendisine ağır gelecek işlerde çalışmasına izin verilmemiş, bunlardan muaf tutulmuştur. Savaşa katılmada, askerlik yapmada, erkeklerin yapabileceği ağır işlerde çalışmada, yakınlarının geçimini temin etme gibi hususlarda, kadının yapmayacağı zorlanamayacağı işlerdenmuaf tutulmuşlardır. Allah Kadını erkeğinr erkeğide kadınnıa eş olarak yaratılmıştır. İkisi birbirini tamamlayan unsurlardır. Havadaki azot ve oksijeni değer olarak birbirinden ayırmak nasıl imkânsızsa, kadın ve erkeği birbirinden ayrı görmek ve bunları birbiriyle yarıştırmak da o derece imkân haricidir ve her ikisine de saygısızlıktır.

Erkeğin kendine ait yapısı ve özellikleri olduğu gibi kadının da kendine ait  fıtrat ve mahiyeti vardır. Mesela kadın erkekten daha şefkatlidir. Bu konuda erkek ona yetişemez fakat cesarette de erkek öndedir ve kadın, onunla bu mevzuda boy ölçüşemez.

Bu iki husus bir araya gelerek bir yuva kuracak ve ikisi birbirini tamamlayacaktır. Bazılarının kadına noksanlık isnad ediyormuş gibi gördükleri İslâmi emirleri,bazı âyet ve hadisleri her ne kadar karşı çıksalar bile, tam aksine, kadının kendisine ait yeri ve konumunu belirlemekte ve erkeğe hak ve vazifelerini hatırlatmaktadır. Mesela erkeklerin  kavvâm (yönetici) olduğunu belirten (Nisa süresi âyet 34)

Allah’ın bir kısmını (erkekleri) diğer bir kısmına (kadınlara) üstün kılması ve mallarından harcamaları nedeniyle erkekler, kadınlar üzerinde idare edicidir.

Bu kavvâm yönetici olarak ne anladığınızı bağlıdır.Mesaka  erkeğe, bazı özellikleri ve ekonomik yönden mükellefiyeti açısından bir görev ve mesuliyet yüklemektedir. Yani erkek, özellikleri itibarıyla çalışacak, para kazanacak, evinin geçimini temin edecek, evini koruyup kollayacak ve yuvasında söz kesen, noktayı koyan bir konumda duracaktır.

Günümüzün  insanlarının dillerinde dolaşıp duran biz söz vardır ”Erkek evin reisidir, direğidir” bu sözün özünden şunu anlamalıyız.! Evin erkegi sahip olduğu eşini,çoluk çocuğunu geçindirme noktasındaki sorumluluğu ortaya konmuştur.kadın her işle her güçlükle karşılaşırsa zorluk yaşar.bu hususta

Ey insanlar!sizi tek bir nefisten yaratan ve ondanda eşini yaratıp o ikisinden bir çok erkeklrr ve kadınlar türeyen  Rabbinize karşı gelmekten sakının"(Nisa, 4/1)

Yüce Allah İnsanı tek bir nefis ve ondanda  ve zürriyetlerden yaratması bunu bazı mealciler kadın erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmıştur diye ifade etmişler olmaları kadın yaratılış itibariyle hassas bir varlıktır doğrulmaya kalkınılırsa kırılır nezaketle ilgi göstermek davranılması gerektiğini,işte  bu ve bunun gibi zorluklara karşı dayanıksızdır denmektedir. Yoksa kadın bugün olduğu gibi her alanda çalışır,çalıyor zaten.BEN’DENİZ” tüm dünyada ve türkiyemizdeki yaşayan çocuklarımızın anası,sıcak yuvanın temel taşı,ayakları altı cennet olan kadınlarımızın bu ülvi gününü kutlar sağlık mutluluk vehuzurlu bir yaşam saadetleri dilerim.Selam ve mahabbetlerimle..


Yazı Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları