2023 Yılı geride kaldı; 2024 yılına başladık. Hattâ 2. haftaya da başlamışız bile pek te farkında olmadan. Derken 2. ay, derken, -eğer ömrümüz varsa- bir de bakmışız 12. ay. Ve ardından bir yeni yıl daha...
*YAPRAK, TAKVİM, AJANDA*
Duvarlarımızda artık 2024’ün takvimleri asılı. Telefonlarımız ve saatlerimizde 2023 tarihini göremez olduk. Ajanda kullanıyorsak, yenisi elimizde, öbürü eskiler arasındaki yerini aldı.
İşte sonbahar yaprakları gibi takvim yaprakları da bir bir kopup ömrümüzden günler, aylar ve yıllar da birer birer eksiliyor. Hem de bir daha geri gelmemek üzere.
GİDİYORUZ, GERİDE KALIYOR YILLAR;
NEREYE GÖTÜRÜYOR BİZLERİ YOLLAR?
GİDİYORUZ, YÖNÜMÜZ SILAYA DOĞRU;
ELİ BOŞ GİDİLİR Mİ ORAYA KULLAR?
İlk insanın yaratılışında beri dünyaya gelen bütün canlılar, takdir edilen dünya hayatını tamamladıktan sonra bu dünyaya veda etmişlerdir. Zamanın akışını durdurmak, geçen yıllarımızı geri getirmek mümkün değildir.
*BİTMEYEN BİR ŞEY VAR MI?*
Şöyle bir düşünelim. Hiç bitmez dediğimiz çocukluğumuz, gençliğimiz, okul yıllarımız, askerliğimiz v.s. ne de çabuk geçti.
*NE KADAR AH VAH ETSEK TE!*
Yeniden çocukluğumuz, gençliğimiz geri gelse diye ne kadar ah vah etsek de, bırakın bir günü bir saniyeyi bile geri getirmek imkansız.
*SON PİŞMANLIK, İLK HAMLE*
O halde yapılacak şey, zamanımızı iyi değerlendirmek, yaratılış gayemize uygun olarak hayatımıza yön vermek ve pişmanlıklarımız varsa bir daha onları asla yapmamak olmalıdır.
HAYAT DEDİĞİMİZ BİR İMTİHANDIR
DÜNYÂ DEDİĞİMİZ GÖÇÜLEN HANDIR
BİR ÇÜRÜK TAHTAYA BASMAK GİBİDİR;
ALDANMA HÜSNÜNE; DÜNYÂ YALANDIR!...
Geçici olan bu dünyada, Rabbimizin istediği şekilde İYİ BİR İNSAN olmak,
her gün ömrümüzden eksilen sayfaları siyah bir nokta dahi olmaksızın bembeyaz bırakabilmek, hepimizin en büyük gayesi olmalıdır.
*SÜSLÜ ve SESLİ VİTRİN, SESSİZ KAMERA!*
Zerre kadar iyilik ve zerre kadar kötülüğün karşılığını göreceğimize, ömrümüzü nerede ve nasıl geçirdiğimizin hesabını vereceğimize ve her türlü yaptığımız iş, davranış, söz ve eylemin ilahi kamera tarafından kayıt altına alındığına ve hesap günü karşımıza çıkacağına kalben, tereddütsüz inanmakta olduğumuza göre;
GERÇEĞİN PEŞİNDEN KOŞMALI DOSTLAR
HAKÎKÂT AŞKIYLA COŞMALI DOSTLAR
GÂFİL OLMAMALI HAK'TAN-HUKUKTAN;
SEVDÂSIYLA DOLUP TAŞMALI DOSTLAR!
O halde geliniz ömür sermayemiz tükenmeden, ölüm gerçeği ile karşı karşıya gelmeden önümüzdeki saatleri, günleri, ayları ve yılları iyi değerlendirelim. Bu dünyada ve ahiret hayatında mutlu ve mesut olmanın yolu; iman-ibadet ve ahlak düzleminde iyi bir mü’min olmaktır."
*ÂRİF'E TÂRİF GEREKMEZ; AMA TEŞEKKÜR?!*
Paylaşımından istifade edip ilham aldığımız Arif SOYTÜRK Bey'e teşekkürlerle berâber Mevlâmızın bizleri zaman emânetinin kıymetini takdir ve gereğine riâyetle bu imtihandan başarılı çıkanlardan eylemesi niyâzıyla Efendimiz SAV in bir HADİS-İ ŞERİF'iyle bugünkü sohbeti noktalıyoruz:
*GERÇEK HAYÂT, KÂRLI YAŞAYIŞ*
 “Kul, İslâm’ı kabul edip de onu güzel yaşarsa, daha önce yaptığı her sevabı yazılır, geçmişte yaptığı her bir günahı da silinir. Ondan sonra (yaptığı amellerin karşılığı) şöyle olur: Her sevaba karşılık on ilâ yediyüz katına kadar sevap yazılır. Günah ise karşılığı ne ise öyle yazılır, ancak Allâh bağışlayıp da o günahtan tamamıyla geçiverirse başka.” (Nesâî, Îmân, 10)
***
SONSUZ MUTLULUKSA MERÂM
GEREKMEZ HİÇ BAŞKA KELÂM:
İHLÂSLA, SAMÎMİYYETLE,
SIDK'İLE KULLUĞA DEVÂM...
***
ZÎRÂ HAK'TAN ÖTE YALAN
HAYÂT YAĞMA, ÖMÜR TALAN
İSTİKÂMET ÜZRE OLAN;
SIRAT'I GEÇER WES'SELÂM...