Ordu Barosu Kadın Hukuk Komisyon Üyesi Av. Birsen Uçar, Avukatlık mesleği üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Gazetemiz muhabiri Mehmet Keskin’in sorularına cevap veren Uçar, avukatlık mesleğinin geleceği konusunu da masaya yatırdı.

Mehmet KESKİN: Sayın Birsen Uçar, haftanın röportajı sayfamıza hoşgeldiniz. Ordu Barosunun Kadın Hukuk Komiyonunda görev yapıyorsunuz. Üstün performansınızdan yola çıkarak Avukatlık mesleğini masaya yatırmak istedik. Evet son yıllarda avukatlık mesleğinde sayı olarak bir artış söz konusu. Bu artış mesleğin geleceğini tehlikeye atmıyor mu?

Birsen UÇAR: Hoşbulduk sayın Keskin. Ben üniversiteye başladığım da 13 tane hukuk fakültesi vardı. Şu anda tam sayısını bilmiyorum. Mezun sayıları ülkenin potansiyeli. Türkiye de avukat olmak bana göre daha zor olmalı sadece fakülte eğitimi yeterli değil.

Hukuk fakülteleri eğitim öğretim olarak sözel bir bölüm olduğu için açılması en kolay maliyeti en düşük fakülte gurubunda. Bir konferans salonu edasında verilen bir eğitim var. Sadece fakülteyi açmakla değil verilen eğitim ve öğretimin de kalitesini düşünmek gerekiyor. Bu anlamda baroların fikirlerinin alınması gerekiyor.

Mehmet KESKİN: Avukatlar da mesleğe başlamadan önce bir sınava tabi tutulursa bunun önü engellenebilir mi?

Birsen UÇAR: Herkesin mesleği kutsaldır. Fakülte mezunu olup da avukat olmak için herhangi bir ek duruma gerek yok. Fakülte mezunu olmak yeterli. Bugün bir işe alınırken bile belli aşamalardan geçiyorsunuz. Ama bize baktığınızda öyle bir durum yok. Bunun bir sınavı olması gerekiyor. Bu bu kadar kolay olmamalı.

Mehmet KESKİN: Bir avukat siyasi partinin başkanı olması etik midir? Eğer etik ise adaletli davranabilir mi?

Birsen UÇAR: Bizim aldığımız eğitim her şeyle ilgili kuralların eğitimini alıyoruz. Yasama yürütme yargı içerisinde yargının içinde yer alırken bir yandan da yasama yürütmenin de nasıl olması gerektiği konusunda da bir eğitim alıyoruz. Dolayısıyla siyasetin bunların aralarında bir bağ olduğuna inanıyorum.

Etik olup olmamasına gelince de bir siyasi partide görev alıyorsanız il başkanı ilçe başkanlığı bu sizin mesleğinizdeki örnek veriyorum bir boşanma davasını etkilemez. Nasıl etkileyebilir. Mesela kendi partinizden olan bir kişiye karşı dava almayabilirsiniz.

Mehmet KESKİN: İdeolojisini hukukun üstüne çıkaran avukatlar var mı sizce?

Birsen UÇAR: İdeolojinin önce olması ya da hukukun önde olması kişisel bir tercihtir. Ben şuna inanıyorum aldığım bir eğitim var. Her meslekte olduğu gibi bizde de olabilir. Siyasi partilerin ömürleri kısadır bir gün sonlanabilir ama bir hukukçunun mesleği yani hayatını idame ettirmesi için gereken kazancı o ideoloji yerle bir olduğunda sizi kurtarmayacaktır kazanç sağlamayacaktır artık. Bence ön planda olan hukukçu kimliği olmalı.

Mehmet KESKİN: Avukatlar akademisyenlik görevi üstlenebilirler mi?

Birsen UÇAR: Tabi ki akdemiysen olabiliyorsunuz. Ama biz şimdi şöyle düşünüyoruz kendimize göre bir ceza hukuku profesörü bir suçluyu nasıl savunabilir. Savunma hakkının kutsallığını değerlendirirsek ve her birimizin yarın bir ceza yargılamasında şüpheli ya da sanık olmayacağının garantisi yok. Avukatlık hep bir insanı ipten almak kurtarmak gibi algılanır. Bizim halkımız da bir avukatla görüşme yapınca bir garanti bekliyoruz. Ama avukatlık her zaman dava kazanma değildir. Avukatlık bir hukuki danışmanlıktır. Hem de bir nevi psikologdur. Profesör niteliğinden sonra hangi suç olursa olsun bir avukatın savunma hakkının kutsallığı gereği avukatlık yapması mümkündür.

Mehmet KESKİN: Önünüze bir dosya geldiğinde onu incelediğinizde o kişinin ne kadar ceza alacağını tahmin edebiliyor musunuz?

Birsen UÇAR: Öncelikle zaten ceza dosyasında bir iddianame hazırlanır. İddianame de hangi maddelere göre ceza istediğini, hangi maddelere göre indirim, istediğini belirleyen aralık vardır. Biz burada gelen kişiye iddianame de kendisi için ne kadar ceza istendiğini söylüyoruz.

Mehmet KESKİN: Son yıllarda kadın avukat sayılarında artış var bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birsen UÇAR: Bir kadın avukat olarak iyi değerlendiriyorum. Özellikle kadınların yargı aşamasında ister avukat ister hâkim savcı olsun akademisyen olsun. Bu sayıların artması bizi sevindiriyor. Bu artıkça kadının hukuka bakış açışının hukukun kadına bakış açısının ve toplumun kadına bakış açısının değiştiğini düşünüyorum.

Mehmet KESKİN: Türkiye de kadın avukat olmak nasıl bir duygu?

Birsen UÇAR: Benim idealim avukat olmak olduğundan ilk cübbemi giydiğimde kendimle çok guru duymuştum. Hukuktan adaletten meslek hayatımdan çok fazla şey bekleyerek başladım bu mesleğe. Biz avukatlığı bir erkek işi olarak görüldüğü için ve bir erkek avukatla çalışılmak istendiği için zorluklarla karşı karşıya geliyoruz. Bazen iletişimde sıkıntı yaşıyoruz. Erkekler toplumda daha rahat hareket ediyorlar bize göre. Biz biraz daha baskı altındayız. Avukatın kadını erkeği olmaz neden olmaz biz şu an geç saatte cinayet olabilir ya da trafik kazası olabilir sürekli hareketli bir hayat içindeyiz toplumda ama bu erkeğin daha rahat yapabileceği iş gibi algılanıyor. İnsanlar kadın avukatların başaramayacağını düşünüyorlar.

Mehmet KESKİN: Avukat dava alırken seçici olmalı mı?

Birsen UÇAR: Bizim sözleşmemiz avukatlık sözleşmesi karşılıklı güven ilkesine dayanır. Avukatların mesleki sorumluluklarından biride sır saklama yükümlülüğüdür. Avukat kendisiyle ilgili takip talebinde bulunan kişiyle o işi yürütmek istemeyebilir. Çünkü seçim hakkı vardır.

Ama bunun bir istisnası var oda zorunlu avukatlık dediğimiz sistem yani bir kişinin avukatı yoksa ceza yargılamasının her aşamasında barodan ücretsiz avukat talebinde bulunduğunda görevlendirilen avukatla çalışmak istemiyorum diyemez. Aynı durum avukat içinde geçerlidir.

Mehmet KESKİN: Bazı avukatlık büroları telefon mesajıyla vatandaşları mağdur etmesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Birsen UÇAR: Böyle durumlarda size herhangi bir konuyla ilgili borçlu olduğunuz söyleniyor ise verilen dosyanın size bunları sizde takip numaralarında kontrol edebilirsiniz. Meslek etiğine aykırı bürolar olabilir. Asla bunlara itibar etmesinler. Tanıdıkları avukatlardan görüş alsınlar.

Mehmet KESKİN: Meslek hayatınız boyunca hiç tehdit aldınız mı?

Birsen UÇAR: Ben şu zamana kadar hiç tehdit almadım. Sadece bir kere telefonla kendisine karşı işlem yaptığım bir davalı nafakayla ilgili işlem yaptırmıştık onun benim yaptırdığımı düşünerek gereğini yapacağım dedi. Bu bir tehdit sayılmaz ama çok ciddi sorunlar yaşayanlar var bu konuda. Birçok meslektaşımızda bu sebeplerden dolayı hayatını kaybetti. Ciddi anlamda tehlikeli bir iş yapıyoruz.

Mehmet KESKİN: Mal bildirimi cezası kalktı mı yada herhangi bir icra memuru eve geldiğinde evdeki eşyanın tamamını alabilir mi?

Birsen UÇAR: Bu konuda ciddi sıkıntılar oldu. Çünkü insanlar hapis tehdidi ile karşı karşıya kaldıklarında ödüyordu. Ben bu yasanın değişmesini olumlu buluyorum çünkü kötü bir suçlu diyelim mal beyanında bulunuyor hapisten kurtulabiliyordu. Borçtan dolayı özgürlüğünün kısıtlanması insan haklarında aykırı şu an bu kaldırıldı. Şu an haciz yapılırken eşyalarda iki tane olması gerekiyor. Ülke olarak çok ciddi anlamda borçlandık. Birçok insan kredi kartıyla bankaya borçlu olduğundan kişilere olan borçlarını pek önemsemiyorlar. Artık bir hapis cezası yok.

Mehmet KESKİN: Taahhüdü ihlal durumunda borçlu nasıl hareket etmeli?

Birsen UÇAR: Verdiği bir imza var borçlunun. Bir nevi söz veriyorsunuz. Bu sözü verdiğinizde resmi bir işlem. Bundan dolayı da ihlal ettiğinizde hapis cezası var. Borçluların yapması gereken şu taaddüt verecek iseler mutlaka buna ilişkin ödeme planlarını ödeme planlarını yaparak yapsınlar. Bundan mutlak süreyle sorumlusunuz. Taaddüt vermediyse borcu ödemiyorsa her gün faiz işleyecektir. Borcunuz daha fazla olacaktır.

Mehmet KESKİN: Sayın Uçar, verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyor, mesleğinizde ve kurumunuzda başarılarınızın devamını diliyorum.

Birsen UÇAR: Bende şahsım ve Baromuz adına bize bu fırsatı sağladığınız için şahsınıza ve tüm Ordu Yeni Haber Gazetesi ailesine teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.