HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
5 Nisan 2019 Cuma Saat: 09:56

“Sağlıkta şiddete tahammülümüz kalmadı”

Ordu Tabipler Odası İzmir Bornova’da aile hekimi Nuri Ersoy Yoğurtçuoğlu’na uygulanan şiddet olayını kınadı. Ordu Tabipler Odası adına açıklamalarda bulunan Genel Sekreter Dr. Ebru Kanber Güney, “Sağlıktaki şiddet olayları art
“Sağlıkta şiddete tahammülümüz kalmadı”

Ordu Tabipler Odası İzmir Bornova’da aile hekimi Nuri Ersoy Yoğurtçuoğlu’na

uygulanan şiddet olayını kınadı. Ordu Tabipler Odası adına açıklamalarda bulunan Genel Sekreter Dr. Ebru Kanber Güney, “Sağlıktaki şiddet olayları artık tahammül edilemeyecek şekilde boyut değiştirmiş ve sağlık terörü haline gelmiştir. Kurumlarımıza başvuran; kanunsuz ve hukuksuz istekleri yerine getirilmeyen bazı kendini bilmezler sağlık merkezlerinde terör estirmekte ve maalesef ellerini ve kollarını sallayarak salıverilmektedirler” dedi.

Ülkemiz ve halk sağlığımız için elimizden geleni en iyi şekilde yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın diyen Güney, şunları söyledi:

“Bugün buraya sağlıkta yaşanan şiddet olaylarını kınamak ve bize destek vermek için toplanan bütün sağlık çalışanı arkadaşlarımıza öncelikle teşekkür ediyorum.  Gelmek isteyen, gelemeyen,  arkadaşlarımızı da anlayışla karşılıyoruz. Aslında burada olmayı isteyen kişilerin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Çünkü şiddet aslında hepimize uygulanıyor. Cuma İzmir deydi belki ama bugün şu anda kim bilir kaç yerde daha uygulanıyor ve uygulanmaya da devam edecek.  

         Hekimler ve tabi ki hekimlerin en büyük yardımcıları, ekip arkadaşları, hemşirelerimiz, ebelerimiz.  Hepimiz bu mesleği severek ve elimizden gelen en iyi şekilde  yapıyoruz. İnsan hayatıyla doğumundan ölümüne kadar ilgileniyoruz. Bir anne ve bir Baba şefkatiyle yapıyoruz. Hastalara şifa vermek, onlarla ilgilenmek bir sanattır. Sevmeyen yapamaz. Bir tercihtir. Bir yaşam şeklidir. Müthiş bir özveri ve tutkudur.

 

         Hekimlik hoşgörülü olmak, dayanışma ve birliktelik içinde olmaktır. Deontolojiyi uygulamaktır. Bana neci olmamaktır. Bilgili olmak, çevreye duyarlı olmak, yoksullukla mücadele etmektir. Din, dil, ırk, milliyet, siyaset ve toplumsal sınıf ayırımı yapmamak, emeğe değer vermektir. Velhasıl insan olmaktır. Hekimin yaptığı işin mükafatı ise  durmuş bir kalbin yeniden çalıştığını görmektir, verdiği tedavi ile düzelen hastası kontrol muayenesine geldiğinde onun gözlerindeki gülüştür, duadır. Erken koyduğu meme kanseri teşhisi sonrası hastasının kusursuz iyileştiğini görmektir. Çocuğunuzun tümörü iyi huylu dendiğinde  bir babanın gözlerinden dökülen sevinç gözyaşıdır. Ya da çocuk hasreti çekerken, hamilesiniz dendiğinde mutluluktan uçan anne adayının sımsıkı, sarılıp kucaklamasıdır.

          Hekimliğin karşılığı maddi bir değerle ölçülemez. Zaten öyle bile olsa para kazanmanın en zor, en uzun, en çok emek isteyen şeklidir ki bu günümüzün ekonomi ve yatırım anlayışı ile bağdaşmaz, hiç mantıklı değildir. Allah’ın en büyük mucizesi olan insana, dokunma, mahrem sırlarını öğrenme, onun geleceği için işlem yapma yetisine ve ayrıcalığına sahip olmaktır hekimlik. Bu yüzden tarih boyunca hep saygı duyulmuştur hekime.

         Ama artık hekimler mutsuz. Çünkü hekim klinik otonomisini kaybetmektedir. Artan nüfusa paralel başta kalp damar hastalıkları ve kanserler olmak üzere çeşitli hastalıklar  da artmış bu da beraberinde artan laboratuar, görüntüleme, tedavi gibi masrafları içeren sağlık harcamalarının da artmasına sebep olmuştur. İster kamu, ister özel sağlık kuruluşunda olsun hizmet alımındaki bu talep artışı, hizmeti üreten  hekimin hastasına yeterince vakit ayıramamasına, kısıtlı vakitlerde hastayla sağlıklı iletişim kuramamasına, klinik kararlarını herhangi bir kaygıdan bağımsız verememesine yani hizmet kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır. İşte bu hekimin klinik otonomisinin kaybıdır ve hekimin en büyük mutsuzluk sebebidir.

         Günümüzde hekimin kolay ulaşılabilir olması ve sosyo-kültürel değişimin de eklenmesi ile hekime duyulan saygı iyice azalmış, uygulanan şiddet de bir o kadar artmıştır.  Bu kendini çoğunlukla sözlü, psikolojik şiddet olarak gösterse de azımsanmayacak derecede fiziksel şiddete de dönüşmüştür. Neredeyse Doktorlara veya sağlık çalışanına uygulanan şiddet konusundaki bir haber başlığının olmadığı gün yok. Şiddetin, toplumda mazur gösterilebilir, hiçbir gerekçesi olamaz. Artık hekim olmaya aday genç arkadaşlarımız, hastayla  daha az muhatap olabileceği bölümleri tercih etmeye, defansif tıbba yönelmeye başlamışlardır. Çünkü dava edilme, şiddet görme ihtimali daha az olacaktır. Hatta gençlerimiz eskisi kadar Tıp fakültesini tercih de etmemeye başlamışlardır.

         Çünkü Doktorluk giderek değersizleşmiştir. Bugün bir çok kişi, arabasına bakan servis elemanına, televizyonunu tamir eden ustaya veya alış veriş yaptığı mağaza görevlisine gösterdiği kadar bile saygı göstermemektedir hekimine. Neden? Çünkü, bunu hekimin kendisi de çok istemesine rağmen, yapamadığı için çok mutsuz olmasına rağmen, hastasıyla ilgilenememiştir. Ya da ağırlaşan sistemin yükü altında tanımadığı, görmediği hastaya ilaç yazmamış, Ya da gereksiz yere istenmiş istirahati, kendi yetki veya bilgi sınırlarını aşan raporu vermemiştir.

         Peki ama bu şiddeti açıklayabilir mi? Hastalarından ve hasta yakınlarından asgari düzeyde de olsa anlayış ve sabır görmek hekimliği meslek olarak seçen bizlerin en büyük ihtiyacıdır.

         Sağlıktaki şiddet olayları artık tahammül edilemeyecek şekilde boyut değiştirmiş ve sağlık terörü haline gelmiştir. Kurumlarımıza başvuran; kanunsuz ve hukuksuz istekleri yerine getirilmeyen bazı kendini bilmezler sağlık merkezlerinde terör estirmekte ve maalesef ellerini ve kollarını sallayarak salıverilmektedirler.

         En son şiddet olayı İzmir’de yaşanmıştır. 30 Mart günü̈ bir kişi Bornova 29 Nolu ASM’de aile hekimi olarak görev yapan Dr. Nuri Ersoy Yoğurtçuoğlu’na gelmiş̧ ve esine ait ilaçları yazdırmak istemiştir. Meslektaşımız, hastayı görmeden işlem yapamayacağını belirtmiş̧ ve bunun üzerine şahıs meslektaşımıza hakaret ederek tehdit etmiş̧ ve darp etmiştir. Çevredekilerin müdahalesiyle etkisiz hale getirilen bu şahıs yakınlarına telefon ederek 11 kişiyle beraber sopalarla tekrar olay yerine gelerek hep birlikte Dr. Nuri Ersoy, Dr. Elif Hanım ve öğretmen esini, hemşire hanımı ve meslektaşımıza yardım eden çevredeki esnaf vatandaşlarımızı darp etmişler ve kamu binasına zarar vererek terör estirmişlerdir.

Sorunları tespit etmek   iletmek, konuşmak ve çözüm üretmeye çalışmak biz hekimlerin görevidir. Hangi koşul içinde olursa olsun, savaşta, barışta, afette, geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemiz ve halk sağlığımız için elimizden geleni en iyi şekilde yapacağımızdan hiç kimsenin kuşkusu olmasın.”

Güney, para cezasına çevrilmeyen, ertelemenin olmadığı ve tutuklu yargılamanın olduğu “Sağlıkta Şiddet Yasası” çıkana kadar; Ordu Aile Hekimleri Derneği, Ordu Tabipler odası olarak “Sağlıkta Şiddet” her zaman öncelikli konuları olmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız