HAFTANIN RÖPORTAJI

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı münasebetiyle gazetemiz başta Ordu’da olmak üzere ülke genelinde ki çocuk istismar sorununu ele aldı. Editörümüz Şafak Deliçakar’ın konuya yönelik sorularına bütün açıklığıyla cevap veren Ordu Barosu Başkanı İlhan Kurt’un tavsiye ve çözüm önerileri yine haftanın röportajına damgasını vurdu.

Önemle okumanızı tavsiye ettiğimiz haftanın röportajında yer alan soru ve cevaplar ise şu şekilde kaydedildi;

Ş.D.:  Ordu’da başta olmak üzere ülkemizde çocuk istismarı ve suça teşvik vakalarında bir artış veya düşüş söz konusu mu?

İLHAN KURT: Tabi çocuklarımızın bu anlamlı günün de yüce Atatürk’ün ülke ve dünya çocuklarına armağan ettiği bayramı bizlerde Ordu Barosu olarak kutluyor ve böylesine önemli bir konuya da parmak basıp, kamuoyunun duyması ve bilinçlenmesi adına gösterdiğiniz hassasiyete teşekkür ediyorum.

Tabi işlenen suç dosyalarına bakıldığında yaptığımız gözlemler üzerine dile getirdiğimiz açıklamalarda çocuk istismarı vakalarının ciddiyetini koruduğunu söyleyebiliriz. Bu hepimizi üzen bir gelişmedir. Çocuklar hepimizin ve ülkemizin geleceği, güçlü yarınları tesis edebilmek için, çocuklarımıza bilgi, donanım, ekonomik ve sosyal açıdan, her açıdan sağlıklı ve bilinçli büyümeleri lazım. Bu ortamı biz toplum olarak sağlamalıyız. Bu bizim borcumuz.

Ş.D.: Söz konusu vakalar hemen her gün karşımıza çıkıyor. Bu yüzden bayram sevinçlerimizi bile yeterince yaşayamıyoruz. Bunun için ne yapılmalı? Neler yapmalıyız?

İLHAN KURT: Tabi bugün bayram sevincini birlikte yeterince kutlayabilecekmiyiz bilmiyorum. Her akşam televizyonlara, haberlere baktığımızda gazetelerin 2. 3. Sayfalarına baktığımızda cinsel istismar vaklarına rastlamadığımız gün yok. Bu bizi üzüyor, bizi birey olarak üzüyor, avukat olarak üzüyor, birde Ordu Barosu olarak üzüyor. Dolayısıyla biz bu konuda çok hassasız. Bizde bu konuyu yakından takip ediyoruz.

Dolayısıyla Atatürk, 23 Nisan’ı hem Ulusal Egemenlik hem de Çocuk Bayramı olarak Türk Milletine armağan etmiştir. Sadece Türk Milleti değil, bütün dünya çocuklarına da armağan etmiştir. Atatürk’ün çocuklara bakış açısını da iyi anlamak lazım. Bu yönde çocuklarımız için ne yapsak azdır. Bildiğiniz gibi geleceğimiz çocuklarımızdır. Bu yönde her alanda çocuklarımızı korumamız lazım. Yeterli bilgi ve donanımla iyi yetiştirmemiz lazım ki, ülkemizin yarınlarına daha güvenli bakalım.

Ş.D.: İstismarın, şiddetin ve tacizin dili, dini, ırkı ve rengi var mı dır?

İLHAN KURT: Kesinlikle İstismarın, şiddetin ve tacizin dili, dini, ırkı ve rengi yoktur. Çocuk istismarını kim yaparsa yapsın, Ordu Barosu olarak her zaman karşısındayız. En ağır şekilde de cezalandırılmasını istiyoruz. Kim olursa olsun, hangi dünya görüşüne sahip olursa olsun, bizim için burada önemli olan çocuktur. Önemli olan çocuğun mağdur olmamasıdır. Dolayısıyla biz düşünce yapısına, dünya görüşüne bakmadan bu şekilde hareket etmeliyiz. Çünkü bu 78 milyonun ortak paydasıdır. Kim çocuğunun zarar görmesini ister? Hangi dünya görüşüne sahip insan çocuklarının cinsel istismara uğramasını ister? Çocuk cinsel istismara maruz kaldığında dünya görüşü ne olursa olsun anne ve baba akbaba kesilir.

Ş.D.: Çocukların cinsel istismara uğradığını nasıl anlarız? Bu konuda anne ve babalar ile uzmanlar nasıl davranmalıdır?

İLHAN KURT: Bu konu daha çok pedagogların alanına giriyor. Ancak anne ve babaların çok dikkatli olmaları lazım. Örneğin dışarıda çocuğa hissettirmeden takip edebilmeli, çocukla konuşmalı, çocukları kime emanet ettiklerine dikkat etmeleri lazım. Cinsel istismar vakalarında kamuoyunda artış var gibi gözüküyor ama önceden gazete, televizyon, internet, sosyal paylaşım ağları bu kadar çok yoktu. Birazda bu olaylar belki de fazla bilinmiyor ve duyulmuyordu. İnsanlar çocukların böyle bir mağduriyet yaşadıklarında duyulsun istemiyorlardı. Kendilerinin açıklanmasını istemiyorlardı. Çocukların bilinmesini istemiyorlardı. Mahalle baskısı unsurunu da göz önünde bulundurmak lazım. Günümüz koşullarında ise çocuk istismar vakalarının dikkat çekmesi de kamuoyu olayı yakından takip edebiliyor. Sosyal paylaşım siteleri, medya, internet artık bu olayların üzerine gidiyor. Eskiden belki bu vakalar vardı lakin bu kadar bilinmiyordu.

Ş.D.: Sonuç itibarıyla ülkemiz koşullarında uygulanan cezalar sizce yeterli mi?

İLHAN KURT. Ülkemizde cezalar alt sınır ve üst sınırla uygulanır. Bizim mahkemelerimizin uygulaması önceden alt sınırla uygulanmaktaydı. Genel olarak herkes için veya her mahkeme için böyle söylemeyelim ama en azından böyleydi. Ama şimdi mahkemelerimiz ve Yargıtay böyle değil. Şimdi hem mahkemelerimiz hem de Yargıtay, olayın yarattığı infial üzerine, mağduriyetine göre, failin kişilik yapısına göre, yasalarımız alt ve üst sınır derecesinde karar verirler. Olması gerekende burada mağduriyetin boyutu, suçun işleniş özelliklerini göz önüne alarak ceza verilmesi lazım. Bundan sonra da ben cezaların daha da fazla olacağını düşünüyorum. Biliyoruz ki mahkemelerin ve Yargıtay’ın uygulamaları bu yönde ilerliyor.