Pazar günü dananın kuyruğu kopacak.

Halk iradesi sandığa yansıyacak nihayet.

Adaylardan birisi büyükşehir koltuğuna oturacak.

Bu kenti yönetecek ki; halkın hizmet beklentisi büyük.

***

Ordu çok eskilerden beri kültür ve sanat şehri.

Ordu 1900’lü yıllarda sanatın yaşatıldığı bir kent.

Ordu halkı olarak, tiyatrolar, konserler, festivaller, kitap fuarları, sergiler ve var olan farklı etkinliklerle renkli bir sosyal hayatın içindeydik.

***

Eski Ordu günleri özlüyoruz aslında.

Hasat sonunda yaptığımız ve tüm Ordu halkının katılımının sağlandığı fındık festivali dâhil, daha önce yapılan kültür sanat faaliyetlerini mumla arıyoruz desek yeridir.

***

Koltuğa oturan başkan her ne kadar donanımlı, bilgili, becerikli, liyakatli, vizyon sahibi olsa bile tek başına bir hiçtir.

Yol arkadaşları aynı hedefe yürümüyor, etrafına kalın duvarlar örüyorsa,

Ekip değil de, kalabalık ise; zararını hem Ordu, hem de Ordulular çeker.

Başkan bu şehri yönetebilecek,

Bu kentin yaşam konforunu yükseltecek beceriye sahip olsa dahi,

Yapılan icraatlar bir sisteme dâhil değilse,

Halkın iradesiyle seçilen belediye başkanı içine girdiği o sistemsizliğin bir parçası olur.

Ez cümle; kimsenin bu memlekete hiçbir faydası olmaz.

***

 “Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor” (Nisa Suresi, 58. Ayet).

Hangi partinin adayı büyükşehir belediyesini kazanırsa kazansın,

AKPARTİ, MHP, CHP, İYİ PARTİ yada diğerlerine sesleniyorum…

Bir kenti kent yapan kültür ve sanattır.

Kültür ve sanat faaliyetleri, bu işleri bilen, verilen işleri yapabilme yetisine sahip bilgi sahibi, liyakatli insanlara emanet edin.

Çünkü koltukta halkın seçtiği her kim oturuyorsa,

“Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer’den sorulur!” diyen Hz. Ömer misali,

Yapılan/yapılmayan her şeyden sorumludur.