HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Almanca Özel Ders Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer

HÜSEYİN DENİZ

HÜSEYİN DENİZ

AZAP, KIYAMET VE BİLİNÇLİ TEBLİĞ

14 Mayıs 2025 Çarşamba Saat: 09:24

Allah rasül’ü bir hadislerinde,

“Bir topluluğun arasında mâsiyetler/günahlar işlenir de onlar, güçleri yettiği hâlde bunu değiştirmezlerse, Allah yakın bir zamanda mutlaka onlara umûmî bir azap gönderir.»” (Ebû Dâvûd

Dünya hayatının aldatıcı düzeni içinde insanın kendini güvende hissetmesi, çoğu zaman azabı ve kıyameti göz ardı etmesine yol açar. cenabı hak Yûsuf sûresinin 107.-108. ayetleri, bu gaflet perdesini yırtarak bizi hem yaklaşan hakikate hem de ona nasıl çağrıda bulunmamız gerektiğine davet ediyor. Zira basiretle yürütülmeyen her çağrı sonuçsuz kalabilir. Bu yazıda bir yandan insanın kayıtsız güven hissini sorgularken, diğer yandan iman ve davet sorumluluğunun bilgi, şuur ve nezaket temelinde nasıl inşa edilmesi gerektiğini ele alacağız. 

Şu iki soruya cevap arayacağız?

Allah’ın azabından emin olabilir mi insan? 

Ve biz, çağrısını körü körüne değil, basiretle taşıyanlardanmıyız gerçekten?” 

İşte bu hususta Yûsuf sûresinin bu iki ayeti hem gafletten hem de bilinçsizlikten kurtulmanın yollarına bizlere işaret ediyor.

İlahi Azap ve Kıyamet Gerçeği

“O günde azâb onları hem üstlerinden hem ayakları altında bürüyecek.” (el-Ankebût 29/55) 

Ayetteki “Allah’ın azabı”, kıtlık, savaş, ölüm, zelzele gibi dünyevî belalar olabilir. İnkârcıların azaptan ya da kıyametten “emin” olup olmadıklarının sorulması, tehdit ve azarlama ifadesidir. 

Yani onlara “Kendinizi bu ikisinden güvende hissediyorsanız yanılıyorsunuz.” denilmiş olur. 

    Hz. Muhammed’in (s) Kur'an’ın gelişi ile kıyametin kopması dönemine girilmiştir. Artık “alamet” beklemeye gerek yoktur zira bu ikisi en kuvvetli kıyamet alametidir.         

     Her an vaktini sadece yüce Allah’ın bildiği kıyamet, her an kopacakmış gibi kulluk etmek gerekir. Kullar, kendilerine bu dünyada verilen süreyi, ebedi nimete (cennete) kavuşmak için bir fırsat olarak görmelidir ve Her an ölümle yüzleşmeye hazır olmak için çalışması gerekir.

Delile ve Basirete Dayalı Tebliğ

Hz. Peygamber’den (s) beklenen şey, kanıta dolayısıyla bilgiye dayalı olarak İslam’a davettir.

         Delilin kuvveti tebliğin gücünü doğrudan etkiler. Resûlullah’a tabi olanlar da tebliği bu şekilde yapar: “De ki: Benim yolum budur. Allah'a basiretle Allah’a davet ediyorum. Ben de bana tabi olanlar da. Allah'ı tenzih ederim. Ben müşriklerden değilim.” (Yûsuf 12/108). Resülullah’tan (s) “Benim yolum budur.” demesini istediği yol, Allah’ın birliğine ve sadece O’na kulluğu öngören yoldur. Hz. Muhammed’in (s) “basiretle Allah’a davet” etmesi, sağlam bilgiye dayalı olarak yapılan bir çağrıdır. Zira ortaya atılan şüphelere delil ileri sürüp de cevap veren her mü'min, gücü oranında Allah'a davet etmiş olur. 

Bu davet körü körüne bir bağlılıkla, batıl arzular uğruna veya nefsanî heveslere kapılarak değil; bilinçli bir şekilde neyi savunduğunu bilerek, samimi, ihlaslı ve edepli bir üslupla yapılmalıdır. 

Bu çağrı, hikmet ve nezaket çerçevesi içerisinde yalnızca Allah’ın rızası gözetilerek gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde dinî iddialar, hakikatten uzak, kibirli bir gösterişten öteye geçemez. 

Bu hassas dengeyi Kur’an şöyle tanımlar. “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.” (Nahl 16/125)

Bugün yolunu bulmada basiretini kaybeden bir kişi yarın kurtuluş yolunu da bulamaz. Allah’a davet, sadece a sözle değil, yanan bir kandil gibi etrafına aydınlık saçmakla olur; üstelik bu davet, kalpte zerre kadar şirk gölgesine yer bırakmadan, yalnız Allah’a adanmış bir çağrı olmalıdır. 

Her geçen gün, bizi ya ebedi kurtuluşa biraz daha yaklaştırıyor ya da telafisi olmayan bir kayba sürüklüyor. Hayatın geçici oyunları arasında kendimize ve çevremize sormamız gereken tek bir soru var: Yolumuzu bulmada hangi nurla aydınlatıyoruz? 

İşte bu yüzden, her adımda şuurla yürüyenlerin, her sözde hakikati taşıyanların devri hiç bitmeyecek. Ve her gaflet, kendi kıyametini sessizce hazırlamaya devam edecektir.

Tebliğ ve davet bizden, hidayet ise Allah’tandır.

 


Yazı Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları