HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
6 Ocak 2021 Çarşamba Saat: 10:49

UFUKTAKİLER

SUYUN DEĞERİ KUYU KURUYUNCA ANLAŞILIR Türkiye, mevsim normallerinin altında düşen yağış ve su kullanımında hatalar nedeniyle son yılların en kurak dönemini yaşıyor.
UFUKTAKİLER

SUYUN DEĞERİ KUYU KURUYUNCA ANLAŞILIR

Türkiye, mevsim normallerinin altında düşen yağış ve su kullanımında hatalar nedeniyle son yılların en kurak dönemini yaşıyor.

Baraj ve göllerde su seviyeleri hızla düşüyor.

Kuraklık tehdidiyle karşı karşıyayız. Hatta bu tehditle burun burunayız. Yağmur yok, kar yok. Barajlarda su seviyesi son 25 yılın en dip noktasında. 

Ordu Büyükşehir Belediyesi OSKİ Genel Müdürlüğü, olası kuraklık tehlikesine karşın 19 ilçede başlattığı sondaj kuyusu çalışmaları içimizi rahatlatıyor belki ama bundan sonra “vatandaşlarımızın da su kullanımı konusunda daha hassas olmalarını rica ediyorum” cümlesi yeterli olmayacağını düşünüyorum.

 

Daha sonra büyük sıkıntılar yaşamamak adına, vatandaşın su konusunda eğitilmesi şart.  Büyükşehir Belediyesi suyun az tüketmesi, yeniden kullanılması ve geri dönüşümünün sağlanması hususunda vatandaşı bilinçlendiren yayınlar, haberler ve uygulamalar üzerinde  çalışmalıdır.

 

Su yaşam için en önemli kaynaktır. Belediye yapacağı çalışmalarla içme suyu kaynaklarını güçlendirmiş olurken, bir yandan da su tasarrufuna özendirmek suretiyle büyük susuzluk felaketini önlemiş olacaktır. 

Bir taşla iki kuş vuralım.

Belediye kuraklık tehlikesine karşı gereken önlemleri alırken, vatandaş bilinçlensin.

Az tüketelim, yeniden kullanalım ve geri dönüştürelim.

Su yoksa hayatta olmaz…

Hayatımızın kıymetini bilelim…

 

 

TEŞEKKÜRLER KENT ORKESTRASI

Sokağa çıkma kısıtlaması var.

Evdeyiz. Nefes almaya ihtiyacımız var. Patlıyoruz.

Sokaklarda  sessizlik hakim.  Pandemi elimizi kolumuzu bağlamış.

Lakin birden müzik sesleri ulaşıyor kulaklarımıza,

Bir anda merak içerisinde balkonlara koşturuyoruz.

Bir avuç insan. Bizim çocuklarımız. Ordu’nun değerleri.

Yetenekli, azimli gençlerin çaldığı ensturmanlardan çıkan notalar gönüllerde dans ediyor.

Ordu Büyükşehir Belediyesi Kent Orkestrası, canlı olarak sunduğu  performans ile yüz güldürüyor.

Giyim, kuşam ve duruşuyla, fark yaratan Kent orkestrası, biz evlerimizdeyken sokak sokak gezerek düzenlediği konserler ile bu zor günlerde vatandaşa moral verdiler.  

Alkışladık.

Birlikte başaracağız. Birlikte yeneceğiz.

Göreceksiniz bugünleri de atlatacağız.

Kent orkestrasına teşekkürler.

 

 

MUTLU YILLAR ORDU       

Ben denizi gördüğümde 15 yaşındaydım… O yaşıma kadar uçsuz bucaksız denizi düşünür ve büyük bir özlemle sonsuz mavilikte koştuğumu hayal ederdim hep…

 

1977 yılında bir yaz akşamında tası tarağı toplayıp,  babamın doğduğu bu topraklarda  yaşamak üzere  yola çıktık.  O zamanlar bu şehirle ilgili aklımızda olan  şeyler soğuk  kış gecelerinde  babamın bizi etrafına  toplayıp  büyük bir zevkle anlattığı  anıları  kadar  tanıyorduk   memleketimizi… 

 

Dağları anlatırdı babam,  denizi,  okuldan kaçıp  çırılçıplak  Bozukkale’de   denize atlayarak yüzdüğünü, ara sıra  boğulma tehlikeleri atlatarak nasıl yüzme öğrendiğini,  Selimiye’nin yokuşunu, tabyabaşını, fındık bahçesindeki  koşturmalarını,  sağır annesi terzi Nahide hanımı,  Şarkiye mahallesinde  evine giderken   camlara çıkan  zeytin gözlü,  saçları  örülmüş   kızları…  Ağzımız açık dinler,   onunla tekrar yaşardık o anları…

 

Bizim  için   memleket;  babamın  özlem içerisinde  geçmişte yaşadıklarını anlatırken ağzından çıkan sözlerdi   o zamanlar…  Hiç  görmediğimiz  şehrimizi  küçük  beyinlerimizde  yaratmaya  çalışır,  mutlu olurduk…

 

“İnsanın kendi memleketi gibisi yok,  bir gün mutlaka kavuşacağız ona…” 

 

Hep  böyle söyleyip durdu yıllar boyunca. Sonra  vakit geldi. Artık yola  çıkma zamanıydı.  Babam önden gidecek kiralık evi bulacak ve biz birkaç gün sonra baba memleketinde olacaktık… Ardından el salladım  otobüse  binerken.

 

Son görüşüm oldu  onu.  Hep adını sayıkladığı memleketine gelişinin hemen ertesi günü  kalp  krizi geçirdi.  Bütün gün sevdiklerini görmüş. Onlara sarılmış,  onlarla sohbet etmiş. Çaylarını,  kahvelerini içmiş.  Sahile inmiş ve derin derin ciğerlerine çekmiş  denizin yosun  kokusunu.

 

Alelacele yapmış her şeyi. O gün son günü olduğunu biliyormuş gibi.

 

Ve akşamı kaybettik onu.

 

Kocaman bir ailemiz  vardı  eskiden. Kalabalık bir ailede  büyüdüm… Memur olan babam sayesinde  memleketin  birçok şehrinde   ekmek yedik,  su içtik.   Bu son duraktı artık… Kendi memleketimize  dönmek üzere  hazırlıklarımız yaptık…   O zamanlar para çok değerli, şimdiki gibi otobüse binip  camlardan   manzara seyrederek  keyifle  yolculuk yapmak  her   adamın  harcı değil.  Mecburen  eşyalarımızı  yüklediğimiz  kırmızı  bir kamyonun arkasında yere serilen bir yatağın  üzerinde,  kamyonun  üzerindeki  ağır  brandanın altında   yolculuk yapmak  zorundaydık.  Hiç  mola  vermedik.  Yaklaşık 12 saat süren  bir yolculuğumuz esnasında  birbirimizin  suratını  dahi  görmeden  bulunduğumuz yerden hiç kıpırdamadan   yaşlı kamyonun  motor sesine  aşina kulaklarımız  gece boyunca   yol aldık.

 

Sabaha karşı  uyuşan bedenlerimizin de zorlamasıyla   gün ışığı  görmek için   kamyonun  brandasını  hafif araladık,  dışarı baktık.  İşte  o sabah ben ilk kez gördüğüm denize,  ilkokulda  âşık olduğum mavi  gözlü  öğretmenimi  sever  gibi  vuruldum… Onun gözlerine bakarken  tüm  bedenimde  hissettiğim  o çırpınışları  hissettim  yüreğimde…  Ne kadar maviydi… Ne kadar  uçsuz  bucaksız…

 

Rüzgâr  saçlarımızı  uçururken  bir tarafımızda  deniz,  bir tarafımızda  yemyeşil dağlar  bütün gece boyunca  yolculuk yaptığımız  kırmızı kamyonun  sırtında   döndük   limanın  hemen yanı başından…

Bu şehri, baba  memleketini  o gün  bu gün  hep sevdim. Hiç    kopamadım,   kopmakta istemedim zaten.  Her an kucağımda yatırdığım yârim  gibi   bağlandım,  sevdim  onu…

 

Ve aradan neredeyse 40  yıldan fazla bir zaman geçti… Yaş çoktan geçti elliyi., altmışa merdiven dayadım. Ne günlerimiz geçti bu memlekette   düşününce…

 

Kimi zaman Boztepe yıkıldı üzerime. Ezildim… O deniz darağacında yağlı ip olup sıktı boğazımı, direndim nefes almaya çalıştım…  Sesimi çıkarmadım hiç.

 

Ben bu şehri hak etmeye çalıştım elimden geldiğince. Ben bu şehri hiç bir karşılık beklemeden sevmeye çalıştım. Lakin anladım ki; bu şehri sevmek için yürek gerek dostlar…

 

Ben bu şehri sevdim…

 

Ben bu şehri çok sevdim…

 

Ah bu şehrin dili olsa da konuşsa…

 

Yeni bir yıla girdik. En önemli şey yaşamak değil, iyi ve doğru yaşamaktır. Cebinizde hep umut olsun. 

 

 

 

Anahtar Kelimeler : UFUKTAKİLER

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız