TUTUN TREN KAÇIYOR

Bakan ‘Samsun-Sarp Demiryolu için çalışıyoruz’ dedi.

Takip etmek gerek.

Boş bırakmamak gerek.

Israrcı olmak gerek.

Acı gerçek ama ülkemizde demiryolu ağı olmayan tek bölge Karadeniz Bölgesi. Fındık üretiyoruz,

Çay,

Kivi,

Bal üretiyoruz.

Turizm için yatırımlar yapıyor, alt yapıyı hazırlamaya çalışıyoruz.

Gençlerimiz, çocuklarımız iş bulmak için kaçıp gidiyor.

Demiryolu şart.

Demir yolu kurtuluş,

Demiryolu umuttur.

Hava limanları, üniversiteler, Limanlar tren yolu hatları ile doğudan- batıya, kuzeyden-güneye bütün Türkiye ile bütünleşmesi sağlanırsa bu illerin göç veren değil göç alan iller olacaktır.

Karadeniz’in kurtuluşu tren yolu hatlarına bağlıdır.

Tren yolu hatlarının biran önce hayata geçirilmesi hem ilimiz hem de bölgemizin nefes almasını sağlayacaktır.

Bakan ‘Samsun-Sarp Demiryolu için çalışıyoruz’ dedi.

Takip etmek gerek.

Boş bırakmamak gerek.

Israrcı olmak gerek.

Birlik, dayanışma içerisinde olmak gerek.

Fırsatı kaçırmamak gerek.

Bilirsiniz, ağlamayan çocuğa meme vermezler.

Yoksa radyoyu açarsın, alırsın bir bardak keyif çayı eline, dinler durursun artık…

“Kara tren gecikir, belki hiç gelmez…”

 

BİZİM BRÜTÜS’LER

Memlekette iç siyasette üslup sertleşiyor.

Ekonominin gidişatı,

Seçim sistemi değişikliği tartışmaları,

Muhalefet belediyeleri,

Yeni kurulan partilerin giderek artan etkin çalışmaları,

Korona günlerinde siyaseti ısıtıyor.

Bazı uzmanlara göre salgın ve sertleşen dil erken seçim gibi sonuçlara yol açabilir.

Ve bundan sonra o partiden, bu partiye, bu partiden şu partiye geçişler, yer değiştirmeler,  kraldan kralcı olanlar, ihanetler gayet doğal olabilir.

Çünkü siyasetin doğası gereği, dostluk ve düşmanlık  uzun süreli olmayabilir.

Bugünlerde Sezar’lar ve Brütüs’ler ortaya çıkabilir.   Şaşırmayın.

***

İhaneti ve nankörlüğü anlatan Roma tarihinin en etkileyici sözlerinden biri olarak kabul edilen ve bir deyim haline gelen "Sen de mi Brütüs?" sözünü Roma'nın diktatörü Sezar söylemiştir.

 

Brütüs, Roma'nın ünlü diktatörü Sezar'ın üvey çocuğudur.

Brütüs Sezar'a karşı çıkanlarla birlikte olur ve onu ortadan kaldırmak için yapılan suikast planına dâhil olur.

Çünkü Sezar sevilmediği için doğal olarak halk Brütüs'ten de haz etmemektedir. Roma senatosunu hiçe sayan tavırlarıyla senatoya ayak basan imparator Sezar'da senatörlerin üstüne doğru yürüdüğünü fark etmiş ve bir anda kendini bıçak darbeleri altında bulur.

Can vermesine sebep olan son darbeyi Brütüs saplar.

Sezar, Brütüs'ü gördüğünde daha darbeyi yemeden "Et tu Brutus" (Türkçe karşılığıyla "Sen de mi Brütüs?") demiştir. 

 

Böylece tarih Sezar'ı haklı, Brütüs'ü ise hain ilan etmiştir.

 

 

 

BİNDİK BİR ALAMETE, GİDİYORUZ KIYAMETE

Burnumuzdan kıl aldırmıyoruz ama gerçek, gecikmeyi sevmez.

Derdimiz hiç yokmuş gibi yansıtıyoruz. Ancak inanıp inanmamanız gerçeği değiştirmez.

Siz görmezden gelseniz de gerçekler var olmayı sürdürürler.

Gündem hızla değişiyor.

Yada kimileri tarafından kasıtlı değiştiriliyor.

Suni gündem oluşturularak, tartışmalar yaratılıyor.

Asıl meseleler öteleniyor, perde çekiliyor önüne, yokmuş gibi davranılıyor.

Covit 19 belası devam ediyor. Rakamlar can sıkıyor.

Borç gırtlağı geçti.

Kredi kartını patlattık.

İcradaki dosyalar kabardı, koridorlara taştı.

Kapatılmış kepenklerin arkasında içimizi yakan hikâyeler yaşanıyor.

Aşı geldi, gelecek, gelmek üzere derken, aşılama başladı, başlayacak konuşulmaya başlandı.

İşsizlik manzaraları her akşam karşımıza çıkıyor. Ekmek kavgasının içinde yara bere içerisinde kalan yada yiten insanların haberlerini izlerken içimiz acıyor.

Eğitim bir başka sorun. Halen eğitimden yoksun, tableti, interneti olmayan çocuklarımız var.

Çiftçi perişan. İcralık. Ekmekten vazgeçenler var.

Bir de kuraklık yaşanıyor, barajlar boş. İleride susuzluk çok önemli sorun.

Gelir dağılımındaki eşitsizlik, enflasyon/hayat pahalılığı, sağlık, demokrasi, fikir özgürlüğü, yolsuzluk, bürokrasi canımızı okuyor.         

Yalanın dostu, gerçeğin de düşmanı çoktur.

Gerçek şu: Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

Lakin her güne umutla uyanıyoruz.

Yeni bir şeyler olmasını, güzel adımlar atılmasını bekleyerek.

Bir dursak,

Bir düşünsek,

Ve boş konuşmalara ara verip, aynı gemide olduğumuzu hatırlasak nasıl olur?

 

 

FIKRA

 

İncili Çavuş’un ününü duyan padişah çavuşu çağırmış.

 

“Bana öyle bir şey yap ki özrü kabahatinden büyük olsun.

 

Çavuş saraya yerleşmiş. Bir yandan padişaha ne yapacağını düşünür, bir yandan yer içer yatarmış. Çavuşun işi uzattığından şüphelenen padişah da “Hadi artık, bir şey yap” diye sıkıştırırmış. Çavuş da artık bir şeyler yapması gerektiğini bildiğinden, sarayın girişinde sotaya yatıp padişahı beklemeye başlamış.

 

Neden sonra padişah kaftanını sallaya sallaya kapıda görünüp perdenin arkasına saklanan Çavuşun önüne gelmiş. Çavuş fırlayıp padişahın poposuna basmış cimdiği.

 

Padişah şaşkınlığı geçince başlamış bağırmaya.

 

“Bre sapık zındık. Utanmaz mısın koskoca padişahın poposunu cimdiklemeye.”

 

Çavuş boynunu bükmüş, mahcup,

 

“Özür dilerim padişahım. Sizi Valide Sultan sanmıştım.”