HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
29 Ocak 2021 Cuma Saat: 10:05

YILMAZ: MEB, ÇÖZÜM ÜRETMEDE YETERSİZ!

HAFTANIN RÖPORTAJI
YILMAZ: MEB, ÇÖZÜM ÜRETMEDE YETERSİZ!

EĞİTİM SEN Ordu Şubesi Başkanı Sezgin Yılmaz, 2020/’21 Eğitim-Öğretim Yılı I. Yarıyılında Eğitimin Durumunu muhabirimiz Semra Gençosmanoğlu’na verdiği röportajda değerlendirdi.

MEB’in çözüm üretmede yetersiz kaldığına dikkat çeken Yılmaz, röportajında ayrıca Pandemi de uzaktan eğitim, MEB’in not verme konularında ki uygulamaları, zorunlu seçmeli ders ve istihdam ve esnek çalışma konularına da değindi.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Sayın Yılmaz, haftanın röportajı sayfamıza hoşgeldiniz. Öncelikle okurlarımıza 2020/’21 eğitim-öğretim yılı Yarıyılında eğitimin durumunu değerlendirir misiniz?

Sezgin YILMAZ: Hoşbulduk Semra hanım. Pandemi koşullarında başlayan 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısı 22 Ocak 2021 tarihinde sona erecektir. 2020-2021 eğitim öğretim yılı başlamadan önce okulların açılma tarihi çok önceden belli olmasına rağmen ne yüz yüze eğitim, ne de uzaktan eğitim uygulamalarına tam anlamıyla hazırlık yapmayan Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), yaşanan sorunlara çözüm üretmekte yetersiz kalmıştır.

21 Eylül’de okullarda yüz yüze eğitim, seyreltilmiş uygulamalar eşliğinde anasınıfı ve ilkokul birinci sınıflarda haftada bir gün olacak şekilde başlatılmıştır. Ekim ayının başında ilkokul birinci sınıflara ek olarak 2., 3., 4., 8. ve 12. sınıflarda da yüz yüze eğitime geçilmiştir.

Kasım ayının başında 5. ve 9. Sınıf öğrencileri de haftada iki gün okula gitmeye başlamış, ancak ilerleyen günlerde Kovid-19 vaka sayılarının artmaya başlaması ile birlikte yeniden uzaktan eğitime geçilmiştir.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Peki Pandemi ve ‘uzaktan eğitim’ süreci hakkında neler söyleyeceksiniz?

Sezgin YILMAZ: Pandemi riskine karşı uzaktan eğitime geçilmesi ile kamusal bir hizmet olan ve her çocuğun eşit bir şekilde faydalanması gereken eğitim hakkına ulaşmak güçleşmiştir. Özellikle düşük gelirli ve yoksul aile çocukları ile mevsimlik tarım işçiliği yapan çocuklar normal koşullarda bile eğitim olanaklarından yeterince yararlanamazken, uzaktan eğitim ile birlikte her çocuğun ulaşabileceği bilgisayar, internet gibi teknolojik araçlarının olmaması, çocukların eğitim sisteminden dışlanmalarına yol açmıştır.

Türkiye’de bölgeler, iller,  ilçeler, mahalleler hatta okullarda ve okul içindeki şubeler arasında bile eğitime erişimde hem nitelik hem de nicelik olarak ciddi farklılıklar vardır. Salgın süreci ile birlikte eğitimde var olan eşitsizlikler daha da derinleşmiştir.

UNESCO’nun verilerine göre Kovid-19 pandemisi dünyada 190’dan fazla ülkede 1,6 milyardan fazla çocuğun eğitimini etkilemiştir. Bu sayı dünya üzerindeki çocukların yüzde 90’ını ifade etmektedir. Salgından dolayı 10 milyona yakın çocuğun okulu bırakma riski ortaya çıkmıştır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve UNICEF’e göre Kovid-19 salgını sonucunda milyonlarca çocuğun çocuk işçiliğine itilmesi riski artmıştır.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’ne (OECD) göre, “Sessiz çalışma yeri olan öğrenciler” listesinde 77 OECD ülkesi arasında 49’uncu sırada yer alan Türkiye’de, bilgisayar sahipliği oranı da yüzde 44,1’dir. Türkiye, OECD’nin ‘Okul Çalışmaları İçin Bilgisayara Erişim’ isimli 77 ülkelik listesinde 64’üncü olarak ortalamanın çok gerisindedir. Bilgisayara erişimi olan öğrencilerin ortalaması Türkiye’de yüzde 70’in biraz altında kalırken ‘Avantajlı okullarda’ okuyan öğrencilerde bu oran yüzde 90’a yaklaşmaktadır.

UNICEF, dünyada 1,5 milyar öğrencinin salgından olumsuz etkilendiğini ve 463 milyon öğrencinin ise uzaktan eğitime erişim için gerekli cihazlara ve imkanlara sahip olmadığını açıklamıştır. Türkiye'de en az 6 milyon öğrencinin uzaktan eğitim için gerekli cihazları, başta internet erişimi olmak üzere gerekli imkanlaratam anlamıyla sahip olmadığı görülmüştür.

Türkiye’de bir tarafta hem tablete, hem bilgisayara hem de akıllı telefona erişen öğrenciler, diğer tarafta herhangi bir cihaza sahip olmadığı için akşam babasının ya da annesinin eve gelmesini bekleyen ve onun cep telefonundan internete girmeye çalışan hatta evinde televizyonu olmayan olsa dahi kalabalık hanede yaşadığı için televizyon önceliği olmayan öğrenciler bulunmaktadır.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de 2 buçuk milyondan fazla hanede, hane halkı sayısı 6’nın üzerindedir. Kalabalık hanelerde yaşayan çocukların ne kadarının televizyona ve internete erişebileceği tartışmalıdır. Özellikle yoksul ve kırsal bölgelerde iletişime geçtiğimiz öğretmenlerin önemli bölümü öğrencilerin yarısından fazlasının EBA’ya erişemediğini ifade etmiş ve bu durumun kendilerini çaresizliğe ittiğini belirtmişlerdir.

Pandemi sürecinde öğrencilerimiz, uzaktan eğitime erişen, kısmen erişen ve hiç erişemeyen şeklinde sınıflara ayrılmış, özellikle yoksul emekçi çocukları, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamamış, sistemin tamamen dışına itilmişlerdir.

Özel okullardaki öğrenciler salgının başından itibaren uzaktan eğitime erişimde hiçbir sorun yaşamazken, devlet okullarında uzaktan eğitime erişim ve teknolojik araç eksiklikleri sorunu bir türlü çözülememiştir. Yüz yüze eğitimde yaşanan eşitsizlikler uzaktan eğitim süreciyle daha da derinleşmiş, bütün yük öğrencilerimizin, velilerimizin ve öğretmen arkadaşlarımızın üzerine yıkılmıştır.

Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin derslerin niteliğini artırmak için bilgisayar, tablet, internet vb. alarak yeni harcamalar yapmak zorunda bırakılmış ve artan internet ve telefon faturaları nedeniyle giderlerde önemli artışlar yaşanmıştır. İnternet, bilgisayar ve tablet desteği görmeyen öğretmenlerimiz, uzaktan eğitim sürecinde ek ders ücretlerinin ödenmesi sürecinde de çeşitli mağduriyetlerle karşı karşıya bırakılmıştır.

Meslek lisesi öğrencileri okulların kapatıldığı dönemde bile okullara çağrılarak maske yapımında çalıştırılmıştır. Eğitime ikinci kez ara verilmesinin ardından staj yapan meslek lisesi öğrencilerinin stajları tepkiler üzerine MEB tarafından 4 Ocak 2021 tarihine kadar durdurulmuştur.

Yüz yüze eğitime kıyasla çok daha sınırlı olan uzaktan eğitimde ve canlı derslerde, örgün eğitimde uygulanan müfredatın aynısı verilmeye çalışılmış; müfredatta bir seyreltme ve azaltma yoluna gidilmemiştir. Müfredatla paralel olarak ders kitapları da uzaktan eğitime uygun olmadığından canlı derslerde normal ders kitaplarının kullanılması sorun yaratmıştır. Uzaktan eğitime uygun basılı ve dijital materyallerin yetersizliği gibi sorunlar süreci daha da zorlaştıran etkenler olmuştur.

Öğretmenlere hem uzaktan eğitimi uygulamak, hem de uzaktan eğitimde kullanılacak materyal geliştirme konusunda yeterince destek sağlanmamış olması, 2020-2021 eğitim öğretim yılının birinci döneminin özellikle öğrencilerimiz açısından büyük ölçüde kayıp bir dönem olmasına neden olmuştur. Bu kayıp dönemin nasıl telafi edileceği ya da telafi edilip edilemeyeceği konusunda hiç de iç açıcı bir tablo bulunmamaktadır.

Eğitim Sen gerekli tüm önlemlerin alınarak, okulların fiziki olarak salgında güvenle kullanılabilirhale getirilerek ve ihtiyaç duyulan personel (sağlık çalışanı, temizlik görevlisi ve öğretmen)atanarak yüz yüze eğitimin başlaması gerektiğini düşünmektedir. Özellikle okul öncesi ve ilkokul kademesindeki öğrencilere yönelik olarak gerekli hazırlıklar yapılarak en kısa sürede yüz yüze eğitime geçilmelidir.

 Semra GENÇOSMANOĞLU: MEB’in not verme ısrarı eğitimde eşitsizlikleri derinleştiriyor diye iddialarınız var. Bu konuyu biraz daha açarmısınız?

Sezgin YILMAZ: 2020-2021 Eğitim öğretim yılı başlangıcında kısa bir dönem seyreltilmiş yüz yüze eğitim uygulaması yapılmış olsa da, pandeminin tekrar yükselişe geçişiyle birlikte yeniden uzaktan eğitim koşullarına dönülmüştür.

MEB’in karne notu vermek adına yüz yüze sınav yapma denemesinin başta sendikamız olmak üzere, toplumun tüm kesimlerince tepkiyle karşılanması üzerine bu uygulamadan vazgeçilirken, milyonlarca öğrencinin derse katılamadığını bile bile ‘derse katılım performans notu’ adı altında not verme işlemi başlatılmıştır. Sendikamız, not verme işlemi için yönetmelikte yapılan değişikliğin iptali ve not verme işleminin yürütmesinin durdurulması için dava açmıştır. Bunun üzerine MEB, not verme işleminde öğrencinin derse katılıp katılmadığına dair öğretmenlerimizden bir belge istenmeyeceği ve öğrencinin üstün yararı gözetilerek not verilmesi yönünde bir içerikle yazı yayınlamak durumunda kalmıştır.

Bütün bu gelişmeler, MEB’in pandemi koşullarında uzaktan eğitime erişimde yaşanan eşitsizlikleri gidermek yerine birbiriyle çelişen kararlar alarak hem öğrencilerimizi hem de eğitim emekçilerini mağdur etmiştir. MEB, eğitimde her şeyin güllük gülistanlık bir havada olduğuna dair algı yaratarak toplumu buna inandırmaya çalışması, bakanlığın süreci doğru yönetemediğini göstermektedir.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Zorunlu seçmeli derslerin dayatma olduğu konusunda ki iddialarınız hakkında neler diyeceksiniz?

Sezgin YILMAZ: Türkiye’de yıllardır ülkenin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarından çok, iktidarın siyasal ve ideolojik hedefleri doğrultusunda hayata geçirilen eğitim politikalarının bazı hallerde öğrenci ve veliler için dayatmacı uygulamaları da beraberinde getirmiştir.  Bu durumun en somut örneği seçmeli derslerin seçimi sırasında yaşanmaktadır.

MEB’in ortaokullar ve liseler için seçmeli ders tercihlerinin 4-22 Ocak 2021 tarihleri arasında yapılacağını açıklamasının ardından geçmiş yıllarda yaşananlara benzer adımlar atılmaya çalışılmıştır. Pandemi nedeniyle uzaktan eğitimin yapıldığı, öğrencilerin eğitime erişim konusunda ciddi sorunlar yaşadığı bir dönemde seçmeli derslerin belirlenmesi sürecindebazı dini içerikli derslerin seçilmesi için başta Din Öğretimi Genel Müdürlüğü olmak üzere, il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, eğitim yöneticileri, hatta dini dernek ve cemaatler aracılığıyla öğrencilerin ‘zorunlu seçmeli dersler’ olarak ifade edilen dersleri seçmeleri için büyük bir seferberlik başlatılmıştır.

Tamamına yakını iktidar çizgisinde olan İl ve İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri’nin yönlendirmesiyle, kimi illerde eğitim yöneticilerine iletilen yazılı ve sözlü talimatlarla, öğrencilerin “Kuran-ı Kerim”, “Hz. Muhammed’in Hayatı” ve “Temel Dini Bilgiler” derslerini seçmeye yönlendirilmesi istenmiştir. Öğrencilerin farklı dersleri seçme yönündeki talepleri öğrenci azlığı nedeniyle geri çevrilirken, aynı şart söz konusu seçmeli dersler için uygulanmamıştır.

Öğrencilerin uzaktan eğitime erişimde yaşadığı sorunları çözmek için gösterilmeyen çabanın, belli dersleri seçmeye yönlendirmek için harcanması dikkat çekici olmuştur. Bu durum başta laik eğitim olmak üzere, eğitimin en temel ilkelerinin, Türkiye’deki bulunan farklı inanç gruplarının ve eşit yurttaşlık ilkesinin açıkla yok sayılması anlamına gelmiştir.

 Semra GENÇOSMANOĞLU: Güvencesiz istihdam, esnek çalışma ve angarya uygulamalar hakkında da çıkışlarınız oldu. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sezgin YILMAZ: Türkiye’de uzaktan eğitim süreci, eğitim ve bilim emekçilerinin emeği ve yoğun çabası eşliğinde hayata geçirilmiştir. Eğitim ve bilim emekçileri, evlerini fiilen okul haline getirmiş, bilgisayar, internet erişimi, öğretim materyalleri gibi araçlar bireysel çabalarla sağlanmış veya satın alınmıştır. Yasalarla tanımlanmış sekiz saatlik çalışma süresi öğrencileri ve velileri desteklemek üzere daha uzun saatlere, akşam saatlerine ve hafta sonlarına kadar uzamıştır. Okul çağında çocukları olan eğitim ve bilim emekçileri evde sessiz bir yer bulmak için büyük özverilerde bulunarak çalışmalarını sürdürmüşlerdir. Bu çabalara karşın, özellikle kadın emekçilerin yoğun ev içi emeği, eğitim alanının genel görünmezliği durumunun uzantısı olarak daha da görünmez kılınmıştır.

Eğitim ve bilim emekçilerinin evdeki emek süreci ve karşılaştığı güçlükler hakkında bir çalışma yapmayan MEB, bu görünmezlik algısıyla öğretmenlere eğitim ve deneyimlerinin dışında kalan işler vermek gibi uygulamalara girişmiştir. Öğretmenlerimiz hafta içi uzaktan eğitim derslerini gündüz saatlerinde işlemekle birlikte, bir yandan saat 18.00’den sonra ve cumartesi günleri uzaktan eğitim dersleri için yoğun hazırlık ve ders uygulaması yapmak zorunda kalmıştır.

Kamuda evden çalışma, dönüşümlü çalışma, uzaktan çalışma vb gibi uygulamaların başlaması, eğitim ve bilim emekçileri açısından önemli tehditleri de beraberinde getirmiştir. Bazı illerde pandemi gerekçesiyle öğretmenler ‘geçici görevlendirme’ ile zaman zaman polis kontrol noktalarında ateş ölçmek ya da kalabalık yerlerde bilgilendirme broşürleri dağıtmak için görevlendirilmiştir. Farklı illerde, öğretmenlerin filyasyon ekiplerinde ya da çağrı merkezlerinde çalışmak için görevlendirildiği görülmüştür. Bu tür uygulamaların çoğu sendikamızın ve kamuoyunun tepkisi üzerine iptal edilmiştir. 2020-2021 eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında hayata geçirilmeye çalışılan esnek çalışma ve angarya uygulamaları salgın sürecinde sadece çalışma biçimlerinin değil, iş ve görev tanımlarının da ihtiyaca göre esnekleştirilmeye çalışıldığını göstermiştir.

15 Temmuz sonrasında tüm kamuda olduğu gibi eğitim alanında da sözlü sınav/mülakat üzerinden kullanılarak sözleşmeli öğretmen atamaları yapılmaya başlanmıştır. Öğretmen atamalarında mülakat ve sözleşmeli istihdam uygulamasında ısrar, liyakatin adım adım terk edilmesini beraberinde getirmiştir. Eylül 2020 itibariyle MEB bünyesinde görev yapan sözleşmeli öğretmen sayısı 101 bin 730’aulaşmıştır. Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasıyla birlikte eğitimde güvencesiz istihdama kapı aralanması sağlanmıştır. Sayıları yüz bini aşan sözleşmeli öğretmenlerin mazerete dayalı tayin hakkı sorunu sürerken, 3 yıl +1 yıl sözleşmeli istihdam düzenlemesi var olan sorunları daha da derinleştirmiştir.

Ülke çapında görev yapan ve tamamı yakını asgari ücretin altında ücret alan ve sigortaları 13-15 gün üzerinden yatan ücretli öğretmen sayısı ise 100 bine yakındır. Yıllardır fiilen uygulanan ücretli öğretmenlik gerçekliği önümüzdeki temel sorunlardan birisi olması nedeniyle eşit işe eşit ücret hakkının ve tüm özlük mesleki hakların bütün öğretmenler için uygulanması gerekmektedir.

Sözleşmeli öğretmenlik mülakatında sorulan ve öğretmenlikle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan ve basına da yansıyan siyasi içerikli sorular üzerinden KPSS’de yüksek puan alan çok sayıda öğretmen adayının elenmesine neden olmuştur.15 Temmuz darbe girişimi sonrasında kamu istihdamında benimsenen güvencesiz/sözleşmeli istihdam uygulamalarının yaygınlaşması, ‘Güvenlik soruşturması’ adı altında yapılan elemeler, mülakat sınavlarında siyaseten muhalif görülen, iktidarın eğitim politikalarına onay vermeyen, onun istediği şekilde yaşamayan ve düşünmeyenlere yönelik olarak benimsenen ayrımcı tutumların sürdürülmesi, öğretmen alımı ve istihdamında ciddi sorunların yaşanmasını beraberinde getirmiştir.

Öğretmenler arasında kadrolu, sözleşmeli ya da ücretli öğretmen ayrımı yapılması doğru değildir. Eğitimin vazgeçilmez öğesi öğretmendir ve eğitimin niteliği, öğretmenin niteliği ile doğru orantılıdır. Sözleşmeli ve ücretli öğretmenlerin mevcut çalışma koşulları ile öğrencilere ve genel olarak eğitime yeterince faydasının olması mümkün değildir. Eğitimin niteliği düşünülüyorsa sözleşmeli, ücretli ya da başka bir ad altında yapılan öğretmenlik uygulamalarının tamamına son verilmelidir.

Kamu hizmetlerinin sürekliliği, düzenliliği ve halka daha nitelikli olarak sunulması için eğitimde her türlü güvencesiz istihdam uygulamasından derhal vazgeçilmeli, ataması yapılmayan öğretmenler sorunu kalıcı olarak çözülerek herkese kadrolu ve güvenceli istihdam sağlanmalıdır.

Semra GENÇOSMANOĞLU: Sayın Yılmaz, verdiğiniz bilgiler ve değerlendirmeleriniz için teşekkür ediyor, önümüzde ki süreçte çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Sezgin YILMAZ: Bende şahsıma ve sendikamız adına bu fırsatı sağlayan başta siz olmak üzere Ordu Yeni Haber Gazetesi ailesine teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılarınızın devamını diliyorum.

 

Anahtar Kelimeler : YILMAZ:, MEB, ÇÖZÜM, ÜRETMEDE, YETERSİZ!

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız