1-    AMERİKALI ŞARLATAN

Sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi görünmeye çalışsallarda başaramayacaklar.

Onların her yerde, farklı coğrafyada, topraklar üzerinde kanlı ayak izleri var.

Öldürdüler acımasızca…

Sadece öldürdüler…

Dünya üzerinde bulaşmadığı soykırım, katliam ve insanlık suçu kalmayan ABD, tarihi gerçekleri çarpıttı.

“Soykırım” dedi.

ABD Başkanı lobilerin etkisiyle, tarihi gerçeklerle bağdaşmayan siyasi söylemler ifade ediyor.

Tarihi gerçekleri çarpıtmaya, yalan ve iftiralarla kimi kesimlerin şarlatanlığını yapıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, 24 Nisan 1915'ten itibaren Konstantinopolis'teki Ermeni aydın ve cemaat liderlerinin Osmanlı yetkilileri tarafından tutuklanmasıyla bir buçuk milyon Ermeni tehcir edildi, katledildi, imha politikasıyla öldürüldü. Meds Yeghern'in (Büyük Felaket) kurbanlarını onurlandırıyoruz, böylece olanların dehşeti tarihte asla kaybolmasın. Nefretin tüm yıpratıcı etkisine karşı daima tetikte kalmamız için hatırlamalıyız...

Hadsiz şarlatan, İstanbul’umuza Konstantinopolis diyebiliyor.

1915 olaylarının anlatılması ve gerçeklerin ortaya çıkarılması çok kıymetli. Ancak günümüzde gerçeklerin çok fazla kıymeti yok. Algılar hep ön planda.

Ne kadar haklı olsanız da, haklılığınızı sürekli ve yüksek sesle tekrarlamanız gerekiyor.

Bugüne kadar tarihimizde yer almayan Ermeni soykırımı yalanı konusunda birçok çalışmalar yapıldı.

Hodri meydan…

“Gelin bu işi tarihçiler yapsın.  Arşivlerimizi açalım karşılıklı olarak. Bunu bir siyasi polemik konusu yapmayalım.” Diye teklif etsek de, yanaşmıyorlar. Çünkü haksızlıkları belgelerle ortaya çıkacak.

***

Asıl soykırım yapan ABD’nin ta kendisi. ABD soykırım görmek istiyorsa kendi kanlı tarihine bakmalıdır.

ABD’nin kısa tarihi insanlığa karşı işlenmiş sayısız suçla dolu.

ABD’nin ayak bastığı her coğrafya büyük trajediler yaşıyor.

 

Vietnam, Japonya, Kore, Küba, Panama, Guatemala, Nikaragua, Meksika, Filipinler, Afganistan, Irak, İran ve son olarak Suriye’de ABD’nin kanlı ayaklarının izini görmek mümkün.

 

ABD’nin doğrudan ya da dolaylı yoldan yaptığı müdahaleler, darbeler ve savaşlarla dünyanın dört bir yanında sayıları milyonları aşan masum insanı ölümüne sebep olduğu insanlık suçlarını sağır sultan biliyor. 

 

Milyonların kanı ellerine bulaşmış durumda.

Bu ülkede 28 ABD üssü var ve ülkeyi yönetenler hâlâ onları MÜTTEFİK kabul ediyor...

Biz haklı olduğumuz davayı sürekli savunmaya devam edeceğiz.

Yorulmadık, haklıyız, devam ediyoruz.

Gerçekle ilgisi olmayan bu safsata cümlelerden bıktık artık.

Nasıl bir diplomatik yanıt vereceğiz?

Bundan sonrası ne olacak sizce?

 

2-    DEZENFEKTAN

Garip atasözlerimiz var bizim.

“Devletin malı deniz, yemeyen domuz.”

Yâda “ Bal tutan parmağını yalar”

***

Ticaret Bakanlığı’na 9 milyon TL değerinde dezenfektan satılıyor.

Şirket Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve eşi Hasan Pekcan’a ait olduğu tespit ediliyor.

Bakanın kendi bakanlığına dezenfektan sattığının ortaya çıkmasının ardından Pekcan tarafından şirketinden dezenfektan alındığı kabul edilmişti.

Sonrasında "piyasa fiyatlarından oldukça aşağıda, usulüne uygun bir biçimde gerçekleştirilmiştir" ifadeleri kullanılmıştı.

Ardından kabinede revizyon ile Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan görevden alındı.

Pekcan’ın sahip olduğu Nanoksia firmasının ürettiği dezenfektanların bayiliğini, bakanın başdanışmanı Cihat Alagöz'ün şirketi ALZ Grup yaptığı ortaya çıktı. 

Bakan ve danışmanı.

***

Aklıma devlet harcamaları için verilen kartla çikolata aldığı için istifa eden İsveçli Bakan Mona Sahlin geldi.

İsveç'te 1995 yılında yaşanmış bu olay.

Demokrasi olgusunu dibine kadar içinde barındıran, dürüst ve ahlaklı bir uygulama.

Çoğumuz gülümsüyoruz değil mi?

“Ne var bu olayda salak bunlar” diyoruz içimizden.

Ve alt tarafı bir çikolata nasıl olsa…

Bizim sadece uzaktan hayretler içinde izleyebileceğimiz bir olay.

***

Kim bilir bunun gibi neler oluyor?

Oluyor ve vatandaş olarak hiçbir şeyden haberimiz olmuyor.

Dezenfektan döküyorlar kirlenmiş ellerine.

Biz her daim temiz zannediyoruz onları.

Pür-i pak…

 

 

3-    “ESNAFI BATIRDINIZ”

TAM KAPATILSIN diyenler!

TAM KAPATILDI.

MUTLUSUNUZ DEĞİL Mİ?

100 bin kişilik kongreleri yaptınız,

Bayramda iş yaparız umudunu yaşayan ESNAFI BATIRDINIZ.

Kararları destekleyenler!

Anlaşıldı sizin tuzunuz KURU.

Esnafın kalmadı artık UMUDU.

KORONA BAHANE,

ESNAF İFLASIN EŞİĞİNE.

BANKALARI KAPATTINIZ MI?

ÇÜNKÜ NE ÇEK ÖDENİR, NE DE SENET.

Cemal Enginyurt/DP Ordu Milletvekili

 

4-    “TAM KAPANMA ŞART”

"Siyaset aklıyla değil, bilim aklıyla hareket edin. 28 günlük tam kapanma artık şart. 21 gün yeterli değil çünkü İngiliz varyantı daha uzun kuluçka süresine sahip. Sınırlarda, havaalanlarında, okullarda, eczanelerde ve büyük caddelerde kurulacak özel noktalarda hızlı tanı kitleriyle hızlı testler yapılmalı. Hızlı şekilde aşılar üretilmeli ve tüm toplum aşılanmalı. Bu şekilde tam kapanma sonrasında sınırlarda hızlı testlerle turistlerin kontrolden geçirildiği bir sistemle hem önümüzdeki turizm sezonuna hazırlanabiliriz hem yavrularımızı okullara rahatlıkla gönderebiliriz hem de spor karşılaşmalarını rahatlıkla izleyip eski keyifli günlerimize dönebiliriz."

Mustafa ADIGÜZEL/CHP ORDU MİLLETVEKİLİ

 

5-    ÇÖPE ATTIĞIMIZ EKMEKLER

Türkiye’de ekmek israfı nedeniyle her yıl 1,5 milyar dolar çöpe gidiyor.

Günde 120 milyon adet ekmek üretiliyor.

Üretilen ekmeklerin yüzde 10’u israf ediliyor.

Basit bir hesapla,  her yıl bu israftan dolayı 1,5 milyar dolar çöpe gidiyor.

Bu parayla 250 tane devlet hastanesi, 500 tane orta ve ilköğretim okulu, 500 kilometre 5 şeritli otoyol yapılabilir. 160 ile 500 bin kişinin 5, 8 aylık ve 1 yıllık sosyal güvenlik primleri yatırılabilir.

İsrafa dur deyin.

Çöpe ekmek atmayın…