Belediye-İş Ordu Şubesi ile ile Çaybaşı Belediyesi iştiraki ÇAYBEL A.Ş. arasında devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde sonuç alınamayınca grev kararı alan Çaybaşı Belediyesi ÇAYBEL A.Ş. çalışanları bir kez daha yetkililere seslenerek “Çaybaşı Belediyesinin sayın yöneticileri, sizlere bir kez daha sesleniyoruz, emekçilerimizin yaşadığı bu mağduriyetin bitmesi için ısrarlı çağrımıza kulak verin, İnsanların haklarını veriniz. Hepimizin görevi olan asıl işimize Çaybaşı Halkına hizmet etmeye devam edelim. Gelin bu mağduriyeti el birliği ile çözelim” dediler.

Dün Çaybaşı Belediyesi önünde devam eden grevde basın açıklaması yapan sendika yöneticileri ve çalışanları belediye yetkililerini çalışanların haklarını vermeye davet ettiler.

Çaybaşı halkını ve işimizi severek yapıyoruz denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sendikamızın tek amacı, üyelerimizin, ailelerinin çocuklarının aşı, ekmeği, geleceğini idame ettirebilecek bir ücrettir.  Ne yazık ki, sendikamızın, üyelerimizin bu insani talebi, işveren tarafından bir inat uğruna körü körüne görmezden gelinip, üyelerimiz adeta işveren zoruyla greve zorlanmıştır.  İşveren, tüm bu yaptıkları yetmez gibi grevi etkisiz hale getirmek, yasal haklarını kullanan üyelerimizi sindirmek, korkutmak için daha önce yerel televizyonda açıkça yaptığı hukuk dışı tehdidini 28 Ocak 2023’te, 9 üyemizi işten atarak haksız hukuksuz şekilde gerçekleşmiştir.

Tüm baskılara tehditlere, hukuksuzlara işten atmalara karşın  üyelerimiz, alınterinin karşılığını almak için  Anayasal haklarını kullanarak  02 Şubat 2023’te Greve çıkmak zorunda kalmışlardır. 

Sayın Belediye Başkanı baskı, tehdit ve işten atmalarla sindiremediği, Anayasal hak mücadelesinin gereğini sürdüren üyelerimizi, algı yönetimi yaparak, aslı astarı olmayan iddialarla öküzün altında buzağı arayarak yazılı ve görsel basında grevin arkasında başka siyasi amaç var propagandasına sarılmıştır.

Güneş balçıkla sıvanmaz. Nitekim, başkanın bu beyhude çabası, Çaybaşı halkı tarafından dikkate alınmamıştır. 

Bu demokrasiyi, yasaları içine sindirememe halidir. Sayın Başkan, ezelden gelip ebediyete kadar bu makamlar sizin malınız değildir. Makamlar, hiç kimseye baki değildir. Oturduğunuz makamlar geçici, kurumlar kalıcıdır. Şimdi oturduğunuz makamdan kimler geldi kimler geçti. Ne de çabuk geçti değil mi? Daha dün gibiydi seçildiğiniz gün. Hiç bitmeyecek sanıyordunuz. Sizin de bu makamda 13 ayınız kaldı. 

Ne kadar doğruymuş o meşhur söz "seçim günü ile senet günü çabuk geliyormuş" değil mi? Sayın başkan, ilk seçildiğin günleri çok iyi hatırlıyorum. Sizinle çok sohbet ettik. Ne kadar da mütevazi ne kadar da idealist düşünceleriniz vardı. 

         Arkadaşlarımızın ve sizin de söylediğiniz gibi bizler Hüseyin Başkan’dan istesek ceketini bile verirdi. Sözü lafta kaldı. Bırakın ceketini vermeyi, sizler arkadaşlarımıza Allah'ın selamını bile çok görür hale geldiniz. Bu geçen zamanda ne oldu, kendi çocukluk, okul, asker, iş, siyasi yolda beraber yürüdüğünüz arkadaşlarınıza karşı neden bu kadar kindar, insani taleplerine inadına kör oldunuz. 

Onların, çocuklarının, ailelerinin hayallerini, geleceği karartacak kadar bu insanlar size ne yaptı. Ya da sizi bu kadar kimler değiştirdi. Bugün Sayın Başkan sizde gördüğümüz kibir, kendini Kaf Dağı’nda görmek, güç zehirlenmesidir. Yanlıştan dönmek erdemdir. Yanlışınızdan dönün. Çaybaşı halkının vermiş olduğu yetkiyi, işçilerin üzerinde bir baskı aracı, kudret göstereceğiniz bir araç olarak kullanmayınız. 

Toplumu yönetmeye talip olan insanlar, üç beş kişinin, bir zümrenin, bir grubun güdümünde, onların hak ve menfaatlerini yapan birisi değil, hitap ettiği tüm topluma karşı objektif olmak, adaletli, hakkaniyetli, yasalara tam uyan ve uygulayan biri olmak zorundadır. 06 Şubat 2023 sabaha karşı, ülkemizin dörtte birinde meydana gelen ve direk 15 milyon insanımızı, dolaylı olarak tüm ülkemizi sarsan Büyük Afet hepimizi can evimizden vurdu.

Bu felaketten de bir ders çıkarmıyoruz. Milyonlarca insanımızın yapacakları, malları, mülkleri, makamları, hayalleri vardı. Bir anda her şey yok oldu bitti. 

Bırakın dünya nimetlerini, mal mülk ve makamlarını, evlatları, anneleri, babaları, hayatları yok oldu. Fakat ne olursa olsun hayat devam ediyor. O insanların yarasını yine biz emekçiler sarmak için canla başla çalışıyoruz. Kurtarma ekibindekiler, itfaiyeciler, iş makinesi operatörleri, sağlık çalışanları, sanatçılar, sporcular, polis ve askerler, v.s. yine bizler, biz emekçiler koşuyoruz.   Halkımızın yarasını yine bizler saracağız. 

         Bizler burada GREV çadırındaki emekçiler kendi dert ve sıkıntılarımızı unuttuk. O soğukta karda bir şey yapamadan beklemek kahretti. Tüm arkadaşlarımız canı yürekten ilçemizin mülki amiri kaymakamımıza giderek, bizler her birimiz şoför, operatörüz, kalifiye elemanlarız bizlere yardımcı olur, bir yol bulun ve deprem bölgesinde gidelim belki bir canı kurtarmaya vesile oluruz diye başvurmuşlardır. 

 Çaybaşı Belediyesi yöneticileri; bu felaketten de mi ders çıkarmıyorsunuz?

Nedir Bu Öfke, Nedir Bu Kin, Nedir Bu Ayrıştırma, Nedir, Neyi Paylaşamıyoruz.?

Çaybaşı Belediyesi yöneticileri, biz emekçiler Çaybaşı İlçemizin öz evlatlarıyız.   

Her zaman ve her yerde söylediğimiz gibi hizmet ettiğimiz Çaybaşı halkını ve işimizi severek yapıyoruz. 

Biliyoruz ki işimizi helali ile yapıp, emeğimizin karşılığı ile ailemizin hayatını idame ettiriyoruz. Helal rızık alın terimizle çalışıyoruz. Çaybaşı Belediyesinin sayın yöneticileri, sizlere bir kez daha sesleniyoruz, emekçilerimizin yaşadığı bu mağduriyetin bitmesi için ısrarlı çağrımıza kulak verin, İnsanların haklarını veriniz. 

Hepimizin görevi olan asıl işimize Çaybaşı Halkına hizmet etmeye devam edelim. Gelin bu mağduriyeti el birliği ile çözelim.