Eskiden İstanbul’da Eminönü - Karaköy arasında yolcu taşıyan kayıkçılar, müşteri beklerken kendi aralarında kavgaya tutuşurmuş. Durup dururken çıkan kavgada sesler yükselir, kürekler havaya kalkar, sağa sola savrulurmuş.

Kavga çıkınca etraflarında toplanan halktan bazılarının kafasına kürekler iner, ama kürekler ne hikmet ise kavga eden kürekçilerin hiçbirinin başına değmezmiş.

Kavga var diye toplanan halkın kafası, gözü patlar, kan içinde kalır, olan vatandaşa olurmuş.

***

“Burada herkes haddini bilecek.

Hukukunu bilecek.

Yerini bilecek…”

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı M. Hilmi Güler’in kurduğu cümleler şaşırttı beni. Bıçak kemiğe dayanmış sanki.

O sessiz, sakin,  sürekli güler yüzüne aşina olduğumuz, kibar, naif görüntüsünün ardında, damarına basılırsa sessiz kalmayacağı anlaşılıyor.  

Belli ki o da bıkmış artık.

“Uzlaşma kültürü çok önemli. Herkes farklı görüşte olabilir. Bu farklı görüşü seçim sırasında kullansın. Ancak seçimlerden sonra Ordululuk üst kimliğini kullanalım. Şu anda ülkemiz çok sıkıntılı günler geçiriyor. Yanı başımızda olanları herkes görüyor. Böyle bir ortamda biz yerel yönetimlerin ufak hesapları ile zaman kaybedemeyiz.

Yani şu ilçe başkanı olmuş, şu bilmem ne olmuş, şunu seçelim, bilmem ne olsun. Ben AK Partinin kurucularından bir tanesiyim. Hem bu çekişmelere müsaade etmem hem de ağırlığımı koyarım.

Böyle sıkıntıların olduğu, Ülkemizin asıl konulara eğilmesi gerektiği dönemde böyle şeylerle zaman kaybetmek Ordu içinde yanlış, ülkemiz içinde yanlış olur. Dolayısıyla yanlış hesap Bağdat’tan değil, Ordu’dan döner.

Burada herkes haddini bilecek.

Hukukunu bilecek.

Yerini bilecek…”

***

Uzlaşmayanlar, farklı görüşte olanlar, haddini, hukukunu, yerini bilmesi gerekenler kimler?

Kim/kimler kızdırmış başkanı?

Yoksa durum sadece bir kayıkçı kavgasından mı ibaret bilinmez.

Lakin siyaset bu. İşin içinde siyaset oldu mu tek sözüm olacaktır herkese.

Siz siz olun kollayın kendinizi.

Kafanıza vurmasınlar…