HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Almanca Özel Ders Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer

ABDÜLKADİR DEMİR

ABDÜLKADİR DEMİR

“İyi Bilirdik” Demeyi Ne Zaman Öğreneceğiz?

25 Temmuz 2025 Cuma Saat: 09:56

 

Nasreddin Hoca’dan bir fıkra anlatılır:

Hoca, “Ben ölünce cenaze namazımda imam sizlere ‘Nasıl bilirdiniz?’ diye sorarsa, benim hakkımda ne dersiniz?” der.

Cemaat: “Hocam, tabii ki ‘İyi bilirdik’ diyeceğiz.”

Hoca da hemen yapıştırır cevabı:

“Madem ‘İyi bilirdik’ diyeceksiniz, bunu niye ölmeden önce söylemiyorsunuz?”

 

Hayattayken susarız, öldüğünde methiyeler dizilir. Dirilerin kıymetini bilmeyen, ölülerin ardından gözyaşlarını yücelik zanneder. Oysa övgüyle diriltmek gerekken, biz susarak öldürürüz birbirimizi.

 

Bir dost meclisinde körler ve sağırlarla ilgili atasözleri konuşulduğunda zihnimde yankılanan cümle şu oldu:

“Kel ölür, sırma saçlı olur; kör ölür, badem gözlü olur.”

 

Ne çok övgü, ne çok saygı ve vefa… Ama hep geç kalınmış. Yaşarken görmezden gelinenler, öldükten sonra göklere çıkarılır. Bu milletin bağrından nice badem gözlü geçmiş, nice sırma saçlı kalem susmuş… Ama biz, onların suretine değil, siretine bile bakmadan yürümüşüz yanlarından. Varlıklarını görmeden, kıymetlerini anlamadan geçmişiz dünyadan.

 

Yüce dinimiz “İlim Çin’de de olsa alınız.” diyerek bilgeyi yüceltiyor. Rabbimiz “Sizin en üstün olanınız, takvaca en üstün olanınızdır.” buyurarak pula değil, kalbe ve kulluğa değer veriyor. Ama biz? Biz hâlâ insanları dış görünüşüne göre değerlendiriyor, hâlâ “görmeyen”i eksik, “duymayan”ı yetersiz sayıyoruz.

 

Görmeyen bir insan güzel işler yaptığında “Vay be, engelli ama maşallah hiç belli olmuyor.” diyoruz. Oysa bu cümle bir iltifat değil, ayrımcılığın zarifçe paketlenmiş şeklidir. Bir engellinin iyiliğini “normal dışı” bulmak, onu hâlâ ayrı bir yerde tuttuğumuzun kanıtıdır.

 

Kıymet bilmezliğimizin en acı tarafı ise bunu sadece engellilere değil, ilim ve çile ehline de yapmamız. Allah dostlarını, gönül adamlarını, ilimle yoğrulmuş hizmetkârları hep kaybettikten sonra konuşuyoruz. Dilimizden “İyi bilirdik.” düşmüyor ama yaşarken bir selâmı, bir teşekkür cümlesini çok görüyoruz.

 

Ve ben… Kendimi düşündüm bu sözlerin içinde. Görmüyorum ve kelim… Yani hem badem gözlü hem sırma saçlı olacak kadar “ölüme hazırlıklı” bir yanım var belki de. Bu dünyada dış görünüşüm çirkin olabilir. Bir zaman, farklı bir şehirde dost ziyareti esnasında ziyaret edilen ailenin bir ferdi, eşime “Ablamızın gözü görseydi, Selman Hocayla evlenmezdi.” demiş. Gülümsedim. Çünkü bu söz bana değil, sahibinin aynasına söylendi. Herkes kendi kalbinin renginde konuşur. Kimisi bakar, kimisi görür. Kimisi surete takılır, kimisi sireti duyar.

 

Peki ya siz? Sevdiklerinize “İyi bilirdik.” demek için illa bir kefene mi ihtiyaç duyuyorsunuz? Niçin hayattayken, gözlerinin içine bakarak söylemiyoruz bunu? Niçin sevdiklerimizin gönlünü alacak birkaç kelimeyi esirgiyoruz?

 

Şöyle sormak lazım artık:

“Boyayı mı beğenmedin, yoksa boyacıyı mı?”

 

Çünkü Allah’ın boyasıyla boyanmış her insan kıymetlidir. Kimin ne suretle yaratıldığı değil, ne niyetle yaşadığıdır önemli olan. O hâlde sevmeyi ve değer vermeyi ölümden sonraya bırakmayalım. “İyi bilirdik.” demeden önce, “İyi yaşıyor.” diyebilmeyi öğrenelim.

 

ÜÇ GÖZ

İnsanda üç göz vardır 

İkisi baş gözü

Birisi kalp gözüdür.

Baş gözü, kendini,

Kusurlarını göremez.

Kalp gözü her şeyi görür!

 

"Verende O, alan da O, 

Nedir senden gidecek,

Telaşını görenler 

Can senin zannedecek"

 

Hak dostu sormuş;

"Allah'ı bilir misiniz?" 

"Biliriz" demişler. 

"Başkasını bilmeseniz de 

Olur" demiş.

 

Yine sormuş;

"Allah sizi bilir mi?" 

"Elbette bilir" demişler, 

Hak dostu;

"Başkası seni 

Bilmese de olur!" Demiş.

 

DÜNYA NASIL DÜZELİR?

Adam eve yorgun gelir, 

Kapıyı evin çocuğu açar.

Açar açmaz, “haydi baba

Beni parka götür” der.

Babası çok yorgunum! 

Dinlenmek istiyorum 

Dese de laf dinletemez!

 

Babası masanın üzerindeki 

Dünya haritasını görünce

Çocuğu oyalamanın bir yolunu

Bulduğunu düşünüp sevinir.

Haritayı param parça eder,

Bu haritayı düzeltirsen

Seni parka götürürüm der.

 

Çocuk iki dakika içinde 

Haritayı düzenleyip gösterir!

Babası, nasıl yaptığını sorunca;

Çocuk, çok basit oldu der,

Önce haritanın arkasındaki 

İnsanı düzelttim sonra

Dünya da otomatik olarak

Kendiliğinden düzeldi babacığım!

Demek ki Dünyanın düzelmesi

İnsanın düzelmesi ile olacaktır.

 

Cumanız mübarek olsun. Kalplere şifa, ruha sevinç, gönüllere aydınlık olsun.

 


Yazı Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Yazıya Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?
 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Yazıyı Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız

Yazarın Diğer Yazıları