Siyasi partilerde il ve ilçe kongreleri akabinde il ve ilçe başkanlıkları seçimleri hazırlıkları tüm hızıyla sürüyor. Adaylar, adaycıklar, sözde göstermelik adaylar yine felaket tellallığı yaparak ortaya saçtıkları nifak tohumları ile şimdiden ayaklarına yer etmeye çalışıyorlar.

Siyaset kanalizasyonunun patladığı bugünlerde söz konusu sıçanlar kendilerini keme zannederek tarlada ki hasılatın kahyası olmaya başlamalarına kayıtsız kalan mevcut yönetici ve idarecilerin sus pus olmaları da siyaset erbaplarına vallahi pes dedirtiyor.

Hiçbir ideolojiye bile sahip olmayan bu sıçanlar, yok şu kadar yıldır bu partiliyim, yok şu kadar yıldır şu partiliyim diyerek kendilerine paye çıkarmaları ve kendilerini adam yerine koyarken düştükleri durumlarında içler acısı olduklarını kendileri bile görmüyor. O kadar çok kaptırmışlar ki kendilerini, ayaklarının yere basıp basmadıklarından bile haberleri yok.

Kendilerinden bile hayrı olmayan bu sıçanlar, burunlarını soktukları partilere de ne kadar zarar verdiklerinin farkında bile değiller. Hadi kendileri farkında değil, farkında olan parti ekabirleri neden bu tiyatrolara müdahale etmez ve seyreder dururlar. Hal böyle olunca da akıllara acaba bu sıçanlar kimlerin veya birilerinin adamları mı? Sorusu geliyor.

İşin daha komik, gülünç ve acı tarafı da ne biliyormusunuz? Bu sıçanlar ortalığı karıştırırken birde başkalarından akıl alarak orta yerde tellalık ve simsarlık yapıyor olmaları da vallahi akıl işi değil.

Siyasi hayatlarında daldan dala, kayıktan kayığa binip döndürmedikleri dolap kalmayan bu sıçan türlerine bence hiçbir parti itibar etmemelidir. Bu tür insanlarla kesinlikle milletin karşısına da geçilmemelidir.

Baştan söylemesi öyle her önünüze gelene de kapımız açık buyurun gelin demeyin. Balık baştan kokar. Siyaset, feraset ve basiret işidir. Burnunun ucunu göremeyenlerle kol kola girilmez. Herkes tarlasını ve kanallarını şimdiden ona göre dezenfekte etsin…