Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
- 17:31 TORUN, TİRAN’DA
- 17:29 TIKANAN MAZGAL VE RÖGARLAR TEMİZLENİYOR
- 17:27 OGİD, ORDU İÇİN ANKARA’DA
- 16:13 ODÜ’DE BAHAR ŞENLİKLERİ BAŞLIYOR
- 15:35 “YETER Kİ SİZİN YÜZÜNÜZ GÜLSÜN”
- 14:42 LEZZETİN BULUŞMA NOKTASI
- 14:31 BİRLİKTE DUR DİYELİM!
- 14:15 ALTINORDU’DA BETON YOL SEVİNCİ
- 13:52 BELEDİYE PERSONELİNE EĞİTİM
- 13:45 ORMAN PROJESİ YENİDEN HAYATA GEÇİYOR
- 13:39 TEÇ SEN’DEN, ÖMK VE PROMOSYON ÇAĞRISI!
- 13:36 ENGELLİLER UNUTULMADI
- 13:08 AKKUŞ’TA YOL VE SU SORUNU KALMAYACAK
- 12:59 FATSA’NIN ALT YAPISI YENİLENİYOR
- 12:54 ZENGİN: MESLEKİ MALİ SORUMLULUK SİGORTASI İSTİYORUZ!
DALAK; “İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇIKMA DÜŞÜNCESİNE KARŞIYIZ”
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Altınordu İlçe Başkanı Yelda Dalak, İstanbul Sözleşmesinin layıkıyla uygulanmaması yüzünden kadın cinayetlerinin vahşete dönüştüğünü belirterek İstanbul Sözleşmesinden çıkma düşüncesine karşı olduklarını söyledi.
Başkan Dalak, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “İstanbul sözleşmesi 1 Ağustos 2014 yılında İstanbul da mevcut iktidar tarafından imzalanmıştır. İstanbul sözleşmesi bir gurup tarikat ve cemaati neden bu kadar rahatsız etmiştir anlamış değiliz” dedi.
Söz konusu iddiaların gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Başkan Dalak; “Kadına yönelik şiddet ister kamusal ister özel alanda meydana gelsin. Kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik her türlü şiddet verebilecek olan toplumsal cinsiyete dayalı her türlü eylem veya bu eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksul bırakma anlamına gelir. Bir insan hakkı ihlali ve kadınlara yönelik ayrımcılığı bir biçimi olarak anlaşılmaktadır. ( medde 3/A )
“ ilk iddia, “sözleşme nedeniyle erkek evden uzaklaştırılıyor, boşanmalar artıyor’ iddiasıdır. Bu iddia, İstanbul sözleşmesinin, ‘ani tehlike anında uzaklaştırma’ tedbirleri öngörmesinden kaynaklanmaktadır. Uzaklaştırma kararı kadınların can güvenliği için önemlidir. İkinci iddia, ‘ahlak dışı, din ve namus karşıtı maddeler içeriyor’ iddiasıdır.
Bu iddia, sözleşmenin 12. Maddesi’nin 4. Fıkrasındaki, ‘Taraflar; kültür, görenek, din veya sözde namusun iş bu sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemi için gerekçe oluşturmamasını sağlar’ ifadesi ve 42. Maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu maddeye karşı çıkmak, töre ve namus cinayetlerini kabul etmek, din, töre ve namusun şiddet eylemlerine gerekçe olmasını normalleştirmek demektir. Üçüncü iddia, ‘eşcinsellik meşrulaştırılıyor/özendiriliyor’ iddiasıdır.
Bu iddia, ‘cinsiyet meselesi ve cinsel yönelim tercihi’ kavramlarının geçtiği 4. Maddenin 3. fıkrasındaki, ifadelerden kaynaklanmaktadır.
Bu iddia doğru değildir; çünkü sözleşme; ‘dini, ırkı, mezhebi, inancı ve cinsel kimliği ne olursa olsun şiddet göremez’ maddesiyle temel insan haklarını ve yaşam hakkını korur” diye konuştu.
İstanbul Sözleşmesinden çıkma düşüncesine karşı olduklarını da sözlerine ekleyen Dalak; “Bugün, sözleşmenin layıkıyla uygulanmaması yüzünden kadın cinayetleri vahşete dönüşmüşken, uygulamada ve iç hukukta sözleşmenin üzerine iyileştirmeler yapılması beklenirken, konuşulan meselenin sözleşmeden çıkma noktasında olması; erkek şiddetine kurban giden kadınların nasıl birer rakama dönüştüğünün ve kamu otoriterince ne kadar önemsenmediğinin bir göstergesi, Türkiye’nin temel hak ve özgürlükler alanında her gün bir adım geriye gittiğinin ise kanıtıdır.
İstanbul sözleşmesinden çıkma düşüncesi ise, kazanılmış haklara müdahale teşkil ederek, yalnızca kadınların değil, herkesin tepki göstermesi gereken bir halk mücadelesidir” şeklinde konuştu.