HABER ARAMA
Ordu Nöbetçi Eczaneleri
HABER ARŞİVİ
Lütfen Bir Tarih Seçiniz
ANKET
Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?
  • Gayet Güzel
  • Kullanışlı
  • Beğenmedim
SON DAKİKA HABERLER
Ordu Havaalanı Transfer Samsun Havaalanı Vip Transfer
5 Şubat 2021 Cuma Saat: 11:21

RÖPORTAJ

OKUMUŞ; “EĞİTİM, UZAKTAN DEĞİL, YÜZ YÜZE YAPILMALI”
RÖPORTAJ

Türk Eğitim Sen Ordu Şubesi Başkanı Ömer Okumuş, 2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılının ilk yarı yılı sonu değerlendirmesini gazeteci Şafak Deliçakar’a verdiği röportajda değerlendirdi.

Eğitimin uzaktan değil, yüz yüze yapılması hususunda ısrarlı olduklarına dikkat çeken Okumuş, yapmış olduğu açıklamada Pandemi sürecinde ki eğitim uygulamalarını, öğretmenlerin aşı beklentilerini, atama ve tayin konularının yanı sıra Öğretmen Meslek Kanunu ile birlikte birçok konuyu da masaya yatırdı.

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Okumuş, haftanın röportajı sayfamıza hoşgeldiniz. Evet 2020-2021 Eğitim-Öğretim yılının ilk yarı yılı sonuna geldik. Pandemi ile birlikte nasıl bir süreç geçirdiniz? Bundan sonra ki süreçte de neler bekliyorsunuz?

Ömer OKUMUŞ: Hoşbulduk sayın Deliçakar. Öncelikle koronavirüs salgınında fedakârca görevlerinin başında olan, zor koşullara rağmen görevlerini canla, başla yürüten tüm eğitim çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ayrıca bu süreçte hastalığa yenik düşerek, hayatını kaybeden eğitim çalışanlarımızı da bir kez daha rahmetle anıyoruz.

Bilindiği gibi öğretmenlerimiz salgın nedeniyle okulların kapandığı 16 Mart tarihinden beri uzaktan eğitim vermektedir. 21 Eylül tarihinden itibaren okullar seyreltilmiş ve kademeli olarak açılsa da, ara tatilin ardından 23 Kasım tarihinde yeniden eğitimin tüm kademelerinde uzaktan eğitime geçildi.

Şunu belirtmek isteriz ki; elbette öğretmenler uzaktan eğitim vermeyi kendileri tercih etmedi. Hatta uzaktan eğitim yüz yüze eğitimden çok daha meşakkatli, sıkıntılı bir yöntemdir. Üstelik öğretmenlerimiz eğitim fakültelerinde ne bunun eğitimini almıştır ne de bugüne kadar uzaktan eğitim tecrübeleri olmuştur. Buna rağmen öğretmenlerimiz tamamen kendi kişisel imkân ve gayretleriyle çocuklarımızın öğrenme kayıplarını en az düzeye indirmek için büyük bir özveriyle görevlerini sürdürmüşlerdir.

Öğretmenler teknolojik olarak yeterli donanıma sahip olmamalarına rağmen kendi bütçelerinden eksiklerini gidererek derslerini eksiksiz olarak yapmışlardır. Tüm bunlara rağmen maalesef bazı arazlı zihinler öğretmenler ile ilgili sağduyudan uzak açıklamalar yapmıştır. Oysa ki eğitim camiası olarak bu zihniyetin biraz da empati kurmasını ve saatlerce uzaktan eğitim ders vermenin nasıl zor bir iş olduğunu görmelerini isterdik.

Öğretmenlerimiz, asli görevlerinin yanı sıra, filyasyon ekiplerinde, mahalle denetim ekiplerinde de görevlendirilmiştir. Bu durum öğretmenlerimizin zaten ağır olan iş yükünü artırmıştır. Hem saatlerce öğrencilere uzaktan ders verip hem de bu ekiplerde görev yapmak ciddi bir sorumluluktur.

Türk Eğitim-Sen olarak bu görevlerin gönüllük esasına göre verilmesini talep etmiş ve öğretmenlerimizin derslerine olumsuz etki yapılabilecek uygulamalardan kaçınılmasını ısrarla talep etmiştik. Umuyoruz ki ikinci yarıyılda bu sorun çözülür ve öğretmenlerimiz asli görevleri olan eğitim-öğretim faaliyetlerine yoğunlaşır.

Öte yandan uzaktan eğitim birçok yönden sorunlarla yürütülmektedir. Ancak mevcut koşullarda en iyi metot tüm dünyada da uygulandığı gibi uzaktan eğitimdir. Uzaktan eğitimin en büyük sıkıntısı hiç şüphesiz önemli sayıda öğrencimizin uzaktan eğitime erişim sorunu yaşamasıdır. Şöyle ki; interneti çekmeyen, uzaktan eğitim araçlarına sahip olamayan, uzaktan eğitime katılamayan çocuklarımızın öğrenme kayıpları bu süreçte diğer öğrencilere kıyasla daha da artmıştır. Bu çocukların düzenli olarak canlı derslere girmesi, ödevlerini yapması, uzaktan eğitim sürecine aktif katılımı söz konusu olamamaktadır.

Bu minvalde hem öğretmenlerimizin hem de öğrencilerimizin en büyük beklentisi ikinci yarı yılda eğitimin uzaktan değil, yüz yüze yapılmasıdır. Bu eğitimin geleceği açısından çok önemlidir. Aksi takdirde eşitsizliklerin derinleşmesi, yüz yüze eğitimin getirdiği dokunuşların olmaması, çocukların arkadaşları ile bir arada sosyalleşerek eğitim alamaması çok ciddi pedagojik sonuçlara neden olacaktır.

Şafak DELİÇAKAR: Türkiye’de biliyorsunuz aşı sürecine geçildi. Öncelik bakımından öğretmenlerimizin aşılanma konusunda ki fikriniz nedir?

Ömer OKUMUŞ: Öğretmenlerin tamamı yarıyıl tatilinde aşılanmalıdır. Türk Eğitim-Sen olarak açıklamalarımızda eğitim çalışanlarının aşılamada öncelikli meslek grupları arasına alınmasını talep etmiştik. Bu çağrılarımız üzerine Sağlık Bakanlığı öğretmenlerin aşılamada 2. aşamada 7. sırada öncelikli meslek mensupları arasında yer alınacağını bildirdi. Ancak zaman hem eğitimcilerimizin hem de öğrencilerin aleyhine işlemektedir.

Türk Eğitim-Sen olarak talebimiz; 15 Şubat’ta yüz yüze eğitime başlayacağımız için yarıyıl tatilinin iyi değerlendirilerek, mutlaka bu süreçte eğitim çalışanlarımızın tamamının aşılanmasıdır. Hükümet aşı temini noktasında her türlü tedbiri almalıdır. Bu sürecin fazla uzamaması, öğretmenlerimizin öğrencilerimizle yüz yüze eğitime geçmelerinin sağlanması devletimizin öncelikli görevi olmalıdır. Okullarımızın açılması durumunda da hijyen, maske, mesafe kurallarına sıkı sıkıya riayet etme konusunda MEB’in titiz davranması, okulların eksikliklerini tamamlaması hayati öneme sahiptir.

Şafak DELİÇAKAR: Muzdarip olduğunuz bir başka konu da öğretmen atamaları. 2021’den beklentileriniz nelerdir?

Ömer OKUMUŞ: 2021 yılında 100 bin kadrolu atama istiyoruz! İkinci yarıyıl döneminde bir diğer beklentimiz öğretmen atama sayılarının artırılmasıdır. Ülkemizde ücretli öğretmenlik neredeyse asal istihdam modeli halini almıştır. Sendikamızın geçtiğimiz yıl yaptığı araştırmaya göre ülkemizde ücretli öğretmen sayısı 80 bin 583’tür. Üstelik ücretli öğretmenlerin 10 bin 837’si yüksekokul mezunudur. Yani pedagojik formasyonu olmayanlar da ücretli öğretmen olarak görev yapabilmektedir. Üstelik ücretli öğretmenlerin sigortaları eksik yatmakta, girdiği ders başına ücret almakta, hiçbir özlük hakka sahip olamamaktadır. Biz bu şekilde eğitimde arzu ettiğimiz başarıyı yakalayamayız.

Öte yandan sadece ücretli öğretmenler değil bir diğer sorunumuz da sözleşmeli öğretmen istihdamıdır. Sözleşmeli öğretmenlerimiz de tıpkı kadrolu öğretmenler gibi görev yapmakta, ancak özlük haklarında farklılıklara maruz kalmaktadır. Örneğin bu öğretmenlerimiz kadrolu öğretmenler gibi tayin hakkına sahip olmadığından, eşlerinden, çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Öğretmenlerin eş ile iş arasında tercihe zorlanması, Anayasa’nın 41. Maddesinin ihlal edilmesi, çocukların annesiz, babasız büyümesi kabul edilebilir değildir.

Kısacası aynı okullardan mezun olan, aynı işi yapan öğretmenlerin öğretmenler odasında bölük pörçük olması içimizi kanatmaktadır. Bu noktada yapılması gereken tüm öğretmenlerin sadece kadrolu olarak atanmasıdır. Sözleşmeli, ücretli gibi istihdam yöntemleri eğitime yarardan çok zarar vermektedir. Sendika olarak talebimiz 2021 yılında 100 bin atama yapılması ve bu atamaların tamamının kadrolu olmasıdır. En azından ücretli öğretmen görevlendirmesi kadar yani 81 bin atama ve bunun üzerine yapılacak 19 bin atama eğitim-öğretimimize nefes aldıracaktır. 100 bin atama talebimizden vazgeçmeyeceğiz.

Şafak DELİÇAKAR: İl içi tayinlerde beklentileriniz nedir?

Ömer OKUMUŞ: İl içi tayinlerde 50 kilometre sınırı getirilmelidir. Mazeret tayinleri yapılmasına karşın tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimiz de bulunmaktadır. Ailelerin parçalanmasına sık sık vurgu yapan sendikamız MEB’in bu duruma kalıcı çözüm üretmesini talep etmektedir.

Sadece iller arası değil il içi tayinlerde de öğretmenlerimiz mağdur olmaktadır. Bazı illerde ilçeler arasındaki mesafe iki il arasındaki mesafeden fazla olabilmektedir. Bu durumda eşler aynı il sınırlarında olsa bile bir araya gelememektedir. Bu noktada il içi tayinlerde yaşanan soruna kalıcı çözüm olması için de 50 kilometre sınırı getirilmelidir. Özür grubu tayinlerinin ikinci aşaması yarın sona ererken, Türk Eğitim-Sen olarak MEB’e bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: MEB, Gerek iller arası, gerekse il içi tayin talebi karşılanmayan öğretmenlerimize mutlaka il/ilçe emri hakkı tanımalıdır.

Unutulmamalıdır ki; aklı, fikri çocuklarında, ailesinde olan bir öğretmenin verimli olmasını beklemek mümkün değildir. Bu nedenle öğretmenlerimizi aileleriyle birleştirerek hem anayasanın gereğini yerine getirirsiniz hem de eğitimde motivasyon sağlarsınız.

Şafak DELİÇAKAR: Önceki yılda ısrar ettiğiniz bir başka konu ise Öğretmen Meslek Kanunu idi. Bu sene de ısrarınız sürecek gibi gözüküyor. Net olarak beklentiniz nedir?

Ömer OKUMUŞ: Öğretmen Meslek Kanunu mutlaka çıkartılmalı. Milli Eğitim Bakanlığı’nca kamuoyuna açıklanan "'2023 Eğitim Vizyonu'" belgesinde de "Öğretmen ve okul yöneticilerimizin atanmaları, çalışma şartları, görevde yükselmeleri, özlük hakları ve benzeri diğer hususları dikkate alan ‘Öğretmenlik Meslek Kanunu’ çıkarılmasına ilişkin hazırlık çalışmaları yürütülecektir." ifadelerine yer verilmiştir. Öte yandan Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya SELÇUK ise 15 Aralık 2019 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasına yönelik dosyanın Cumhurbaşkanlığı’na sunulduğunu açıklamıştır. 

Ancak tüm bunlara rağmen aradan geçen süre içerisinde Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılması için TBMM nezdinde somut bir girişim sözkonusu olmamıştır. 

Türk Eğitim-Sen olarak, 657 Sayılı DMK’dan kaynaklanan hak ve kazanımlarımız baki kalmak şartıyla, öğretmenlik mesleğinin saygınlığını artıracak ve mesleğin statüsünü sağlam ve yasal zemine kavuşturacak bir meslek kanununu çıkarılmasını öteden beri savunmaktayız. 

Öğretmenlerin yetiştirilmeleri, mesleğe seçme ve atama kriterleri, aday öğretmenlerin yetiştirilmesi, meslek etiği, görev, yetki ve sorumlulukları, ekonomik ve özlük hakları, ek gösterge, çalışma koşulları, kariyer basamakları, görevde yükselmeleri, zorunlu hizmet görevleri ve teşvik ödenekleri, atama ve yer değiştirmeleri, hizmet içi eğitim ve mesleki gelişimleri, okulların yönetim ve denetimi, mesleki özerklik ve iş güvencesi gibi öğretmenlerimizin beklenti ve taleplerinin karşılandığı bir yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi artık kaçınılmazdır.   

Ayrıca öğretmenlere yönelik şiddet hadiselerinin neredeyse sıradan adli vakalar haline geldiği günümüzde, eğitim çalışanlarına karşı şiddeti önleyecek düzenlemeler de çıkarılacak yasal düzenleme kapsamında yerini bulmalıdır. 

Bu minvalde, öğretmenlere yüklenen görevler ve sorumluluklar ile öğretmenlerin hakları arasında hassas bir denge kuran Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun bir an önce Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilerek yasalaştırılması istiyoruz.

Şafak DELİÇAKAR: LGS VE YKS tarihlerinin ertelenmesi konusunda ki öneriniz nedir?

Ömer OKUMUŞ: LGS ve YKS tarihleri ötelensin. Milli Eğitim Bakanlığı 2021-2022 yılı LGS ve YKS sınav tarihlerini açıkladı. Buna göre LGS 06.06.2021, YKS 26-27.06.2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecektir. Lise ve üniversite yerleştirme sınavlarına girecek 8 ve 12. Sınıf öğrencileri ise 1 Mart tarihinde yüz yüze eğitime başlayacaktır. Sınav tarihleri hakkında açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan,  MEB’e çağrıda bulunarak (2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı takvimini aksatmayacak şekilde) sınavların olabildiğince geç tarihte yapılmasını talep etti.

Sınavların olabildiğince geç tarihte yapılmasının öğrencilerin aylardır maruz kaldığı öğrenme kayıplarının telafi edilmesi için imkan olacağını söyleyen Genel Başkan Geylan; “Lise ve üniversite yerleştirme sınavlarına girecek 8. ve 12. Sınıf öğrencilerimiz 1 Mart’ta yüz yüze eğitime başlayacaklar.

Öğrencilerimizin aylardır maruz kaldıkları öğrenme kayıplarının telafi edilmesi için imkanımız olacak. Öğrencilerimizin bu imkandan azami derecede faydalanabilmesi için MEB’e çağrıda bulunuyor ve (2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı takvimini aksatmayacak şekilde) sınavların olabildiğince geç tarihte yapılmasını sağlamasını bekliyoruz” demişti.

Şafak DELİÇAKAR: Son olarak idari izinli ve karantinada olanlara ek ders ücreti ödenmesi konusunda ki beklentileriniz nelerdir?

Ömer OKUMUŞ: Sendikamıza, COVID-19 kapsamında alınan tedbirler kapsamında, 60 yaş ve üzerinde olanlar ve Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığının bulunması nedeni ile idari izinli sayılanlar ile  COVİD-19 testi pozitif çıkması veya temaslı sayılmaları nedeniyle karantinaya alınanlara, ek ders ücretlerinin ödenmediği yönünde bilgiler gelmektedir.

Bu husustaki düzenlemelerde, ilgili Genelge kapsamında idari izinli sayılanların, bu sürede görevlerini fiilen yerine getirmiş sayılacakları ve bunların mali ve sosyal hak ve yardımları ile diğer özlük haklarının saklı kalacağı belirtilmektedir.  

Türk Eğitim-Sen olarak Bakanlığa gönderdiğimiz yazıda, COVID-19 salgını nedeniyle ilgili Genelge kapsamında 60 yaş ve üzerinde olanlar ve Sağlık Bakanlığının belirlediği kronik hastalığının bulunması nedeni ile idari izinli sayılanlar ile karantinaya alınanlara, bu süre boyunca hak kazandıkları ek ders ücretlerinin ödenmesi hususunda talepte bulunduk.    

Şafak DELİÇAKAR: Sayın Okumuş, vermiş olduğunuz bilgi ve yaptığınız değerlendirmeler için teşekkür ediyor, ikinci yarı yılda da çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Ömer OKUMUŞ: Sayın Deliçakar, bende şahsınıza ve Ordu Yeni Haber Gazetesi ailesine bize bu fırsatı sağladığı için teşekkür ediyor, yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

 

Anahtar Kelimeler : RÖPORTAJ

Haber Yorumları ( 0 Adet)

Adınız
E-mail Adresiniz
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız
Bu Habere Yorum Yapılmamış.
İlk Yorumu Siz Yapmak İster misiniz?

Son Haberler

 

Ordu Yeni Haber Gazetesi Tavsiye Formu

Bu Haberi Arkadaşınıza Önerin
İsminiz :
Email Adresiniz :
Arkadaşınızın İsmi :
Arkadaşınızın E-Mail Adresi :
Varsa Mesajınız
Güvenlik Kodu Lütfen Resimdeki kodu yazınız